 Konu: GÜMELILER DISNEYLAND'da |
|
|
Manzarayı umumîde şayanı dikkat hususlar:
_Faruk Abinin tesbihi... Yakışmış vallahi. Ali kıran baş kesan...
_Nafiye Ablanın trafikte arabanın kontrolünü kaybetmesi. Yardımı geriden beklemesi!...
_Piknik, eğlence ve dinlencenin vazgeçilmezi ekmek ve ayaküstü atıştırmalık.
Asım abi zikretmeden geçemeyeceğim. Tişörtün rengi güzelmiş.
Son söz: Fotolar bir de Nikon D90'la çekilse tadından yenmez olurdu.
Eğlenceniz ve muhabbetiniz daim olsun.
|
|
| Konu: Mersin Tüp Bebek |
|
|
Ya kuzen "Marifet iltifata tabii; iltifatsız marifet zayii..." İnsanlık ve sizin adınıza güzel kabul gören bir icraat. Allah size düşürmesin(hastalık babında), sizi de eksik etmesin! Devam..
|
|
| Konu: Güme Köyünden Haber (Mehmet Oruc) |
|
|
Bir zamanların 'ünlü' diğer tabirle 'deli'(İfademi mazur görün öyle dedikleri için yazdım. Korkusuz ve işini iyi yapan olarak..) bekçisi Mehmet Amca'nın ellerinden öpüyorum. Sevdiğim ve değer verdiğim bir kişi olarak kendisine ve ailesine geçmiş olsun. Yine kendisine ve aile efradına sabırlar versin Yara'dan...
|
|
| Konu: > bazen birtek resim çok şey anlatır |
|
|
Konunun hâkimi olarak değil; sadece sanık sandalyesine oturtulmuş (bence mühim kavramlar) iki kavram hakkındaki düşünce ve gözlemlerimi arz etmek için yazma gereği duydum:
*İşin evveliyatına 'İslâm' sözcüğünün başına getirilen bazı sıfatlarla başlamak istiyorum. Bazılarımız bunu özellikle vurgulamış."Demokratik İslam, siyasal İslam, teokratik İslam vs.". Bence İslam bunların hepsinin uzağındadır. Çünkü siyasal İslam değil; İslam'ın siyasete alet edilmesi vardır. Bilmukabele İslam çeşitlere ayrılmaz, din başlı başına kendini muhafaza eder. Sonuç senin dinle olan kurbiyyetin(yakınlığın) sana benim dinle olan yakınlığım bana. Yaşantıyla harmanlama noktasında...Kıblemiz aynı yaşama derecelerimiz farklı.Tabii hiçbir şeye alet etmeden...
*İkinci husus millliyetçilik...Konunun Türk siyasi sözlüğündeki yeri aşağı yukarı 100 yıllık bir maziye dayanır. Yani hepimizin bildiği Fransız İhtilali'nden sonraki yaşananlar..Osmanlı Devleti ümmet sistemi baz alınarak yönetildiği için, bu kavram pek yer edinmemiş siyasi yaşamda ...Ama ne zamana kadar. Ta ki yıkılana dek.
Milliyetçi olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bahusus(özellikle) Osmanlı Devletinin yıkılışını hazırlayan milliyetçilik kavramı Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşıdır. İnkara mehil yok.Çünkü Atatürk ilkeleri, T.C Anayasası, Kurtuluş Şavaşı, yapılan antlaşmalar bunun apaçık delilidir.
Bunda da bazı bu kavramı bazı emellerimize alet etmeden tabii.
Özellikle belirtmeden geçemeyeceğim. Acaba Amerikan filmlerinde neden durmadan Amerikan bayrağı, Amerikan'ın dünya üzerindeki jandarma siyaseti, Amerika sevgisi ve insancıl papazlar gözümüzün içine sokarcasına durmadan gösterilir. Veya Filistini; vatanını ve insanlarını korumak amacıyla yerle bir eden milliyetsiz millet olan İsrail'i ayakta tutan güç Amerika'yla birlikte din faktörü olmasın( Çünkü adamların milliyeti yok; ya neyi var? Siyonizm var. Yani yahudilik.)
*İctimai meselelere gelince. Onlar da uzaktan konuşmakla maalisef çözülmüyor. Taşın altına eli koymak lazım. Onu da herkes yapmaz.
Anlaşılan hala yolun başındam mıyım?
|
|
 Konu: Biraz muzipçe! |
|
|
Gurbetçi hoş bir hikaye...Davet, misafirperverlik hususunda senin hikayen ile tam örtüşmese de Hoca'nın nüktedanlığı ve hazırcevaplığı ile sada vermek istedim. İnşallah uygun düşer.(Not: Bu metin "Gurbetçi"nin "Bir Tas Çorba" adlı metnine karşılık yazılmıştır. Maksat yeni bir başlık açmak değildi.)
BİRAZ DA BİZ ÖLELİM
Bir yaz günü Hoca'yı
Çağırmışlar iftara.
Çeşit çeşit yemekler
Dizilmiş sofralara.
Hele buzlu bir hoşaf
Koymuşlar orta yere,
İçtikçe bir serinlik
Verirmiş yüreklere.
Şakacı ev sahibi
Büyük kepçeyi almış,
Nasrettin Hoca'ya da
Küçücük kaşık kalmış.
Kepçeyi daldırdıkça
"Öldüm anam!" diyormuş,
Hoca biçâre halde
Onu seyrediyormuş.
Adam götürüyormuş
Hoşafı kepçe ile
Misafir sırasını
Bekliyormuş nafile!
Hoca demiş:_Hoşafı
Ya ikiye bölelim;
Ya da ver şu kepçeyi
Bira da biz ölelim.
|
|
| Konu: Velhasılı kelâm bugün de yaşandı bitti! |
|
|
Ülkemizi gerçek hedefe, gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanımızı kurtaran asker ordusu, diğeri ulusumuzun geleceğini yoğuran irfan (bilim, kültür) ordusudur.
( Mustafa Kemal ATATÜRK)
Bizler Tanrı Dağı'nda Kürşat, Roma'da Atillâ, Türkistan'da Ahmet Yesevi, Malazgirt'te Alparslan, İstanbul'da Fatih, Kutsal Topraklar'da Yavuz, Mekke'de Fahrettin Paşa, ve Çanakkale'de Mustafa Kemal olarak görünen kahraman bir milletiz.
Zinhar, yukarıda zikrettiğim durum geşmişin şaşalı dönemleriyle övünmek, onların arkasına sığınarak yan gelip yatmak değil; bilakis "Oğul atayı geçmeyince işler yürümez." atasözünde terennüm edildiği gibi yüce gönüllü, mümtaz şahsiyetleri rehber edinerek gelecek nesli lâyıkıyla ihya etmektie.
Eğitim ordusunu neferleri ve geleceğin mimarları olan meslektaşlarımın gününü menbaı derinlerden olan bir duyguyla kutluyorum. Muhabbetle..
|
|
| Konu: Velhasılı kelâm bugün de yaşandı bitti! |
|
|
DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.
Bütün çiçekleri getirin buraya.
Öğrencilerimi getirin buraya, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiçeklere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya.
Son bir ders vereceğim onlara.
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin, getirin... Ve sonra öleceğim.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,
Geniş ovalarda kaybolur kokuları...
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri,
Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin, görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini,
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,
Aman Isparta güllerini de unutmayın,
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyorum gönlümde,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kop dağına göçen,
Yürükler yaylasında, Toroslar’da eğleşen,
Muş ovasından, ağrı eteğinden,
Gücenmesin, bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.
En güzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencilerimi istiyorum,
Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,
Köy okullarında açan gizli ve sessiz,
O bakımsız ama kokusu eşsiz çiçek,
Kimse bilmeyecek seni, seni kimse bilmeyecek
Seni, beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum,
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Beni bilse bilse çiçekler bilir dostlarım Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.
Okulun duvarı çöktü, altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen sonsuz toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya.
Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.
Ceyhun Atıf KANSU
|
|
| Konu: Velhasılı kelâm bugün de yaşandı bitti! |
|
|
EĞİTİM - ÖĞRETİM VE ÖĞRETMEN ÜZERİNE ÖZLÜ SÖZLER
***Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla mümkündür.
(Atatürk)
*** Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr muallim ve mürebbilerini sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.
(Atatürk)
***Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. (Atatürk)
***Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bur millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.
(Atatürk)
***Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.
(Atatürk)
*** Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.
(Atatürk)
*** Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.
(Hz. Ali
*** Yeryüzünde öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımıyorum.
(Diyojen) ***Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez. Çünkü onun eseri her şeydir ve hem de hiçbir şeydir.
(Socrates)
*** Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.
(Atatürk)
*** En önemli ve feyizli görevlerimiz, milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu suretle olur.
(Atatürk)
*** Bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatan da, köleliğe, yoksulluğa düşüren de eğitimdir.
(Atatürk)
** Yeter derecede eğitime sahip olmalısın ki, çevrende insanları gereğinden büyük görmeyesin; fakat bilgeliği sağlayacak kadar da eğitimin olmalı ki, onları küçük görmeyesin.
(M.L. BOREN)
***Heykeltıraş mermere ne ise; öğretmen de çocuğa odur.
(Addison)
***Ülkemizi gerçek hedefe, gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanımızı kurtaran asker ordusu, diğeri ulusumuzun geleceğini yoğuran irfan ordusudur.
(Atatürk)
-2-
*** Öğretmenlik mesleklerin en az kazanç getireni, fakat insanı en çok ödüllendirenidir.
(H.V. Dyke)
*** Dünyanın her yerinde öğretmenler toplumun en fedakâr ve en saygıdeğer unsurlarıdır.
(Atatürk)
***Ordularımızın kazandığı zafer, sizin eğitim ordularınızın kazandığı için yol açtı. Gerçek zaferi siz, öğretmenler kazanacaksınız. Bunu başaracağınızdan kuşkum yoktur. Sarsılmaz bir inançla ben ve arkadaşlarım sizi gözeteceğiz... Sizin karşılaştığınız tüm engelleri kıracağız.
(Atatürk)
*** Bir topluluk ulus olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki, toplumun gerçek bir ulus haline getirirler.
(Atatürk
***Öğretmenlik Tanrı sanatıdır.
(Hz.Ali)
***Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın (kültürün) müspet fikirlerini veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler uygulandığı zaman Türk milleti yükselecektir.
(ATATÜRK)
|
|
| Konu: Velhasılı kelâm bugün de yaşandı bitti! |
|
|
VE
Öğretmenlik insanlık tarihinin en anlamlı ve ölümsüz mesleğidir. Ürünü insan olan ve başlı başına bir amaç olmaktan öte, bizleri yüce gayemize ulaştıran bir vasıta olarak görüyorum öğretmenlik mesleğini.
Öğretmenin vazifesi, gücü nispetinde erdemli toplum gayretine katkı sağlamaktır. İnsan yaratılmışların en seçkini, en donanımlısı, en bilinçli olanı; ama aynı zamanda en vahşi, en acımasız, en anlaşılmaz davranışların da sahibi. Onun için insan hayatında eğitim; davranışları doğru yönlendirmede ve diğer hemcinslerinin haklarına tecavüz etmesinin engellenmesinde birinci derecede etkilidir. Öğretmen işlevini yerine getirirken bu önceliği asla ihmal etmemelidir.
"Bir insanı kötülüklerden alıkoyup iyiliğe sevk etmek, üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha hayırlıdır."sözü icra ettiğimiz mesleğin ne kadar onurlu ve yüce bir gayeye hizmet ettiğini göstermesi bakımından anlamlıdır.
Kadim değerlerin günübirlik çıkarlara feda edildiği günümüzde bu kutlu sanatı en güzel biçimde icra etmek durumundayız. Bunun için de heyecanımızı diri tutmalı ve ideallerimizi yeniden kuşanmalıyız.
Karşı karşıya kalacağımız bütün durum ve şartları aşarak ruhumuzu her şartta diri kılarak başarıya ulaşabiliriz. Hayat taşıyıcı uğraşları soylu bir sadelik içerisinde, bir yürek soyluluğu içerisinde, yoğun bir sabırla sürdürmeliyiz.
Kazanılması gereken asıl büyük servet; para, şöhret ve makamdan öte erdem ve bilgeliktir. Yüreğimizi, ruhumuzu en büyük erdemlerle tezyin ve teçhiz etmeli ve bu amaçlarımızdan vazgeçmeden yolumuza devam etmeliyiz.
Evrensel medeniyet kulesi de hiç şüphesiz bu onuru taşıyan fedakâr ve cefakâr öğretmenlerimiz sayesinde yükselecektir.
Bu vesile ile bütün öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlarım.
|
|
| Konu: sehitler olmez |
|
|
Vatan sevgisi imandandır, vatana hizmet de ibadettir, ibadetlerin de en makbulüdür. Çünkü mutad ibadet(yani şahsımız için yapılan), kendi kurtuluşumuz içindir; vatan hizmeti ise herkesin kurtuluşu içindir, bence daha makbuldür. Her ibadet gibi oda gösterişe, övünmeye, övülmeye gelmez.
Evet, sevgili dost Asım ağabey!Bu duygu ezelde bizim kalbimize bu şekilde nakşedilmiş ve ebediyen de bu mefhumla hemhal bir şekilde hayatımızı idame ettirecegiz.Akif'in dizelerinde kendini bulan"Ey şehit oğlu şehit,isteme benden makber(mezar); aguşunu(kucak) açmış bekliyor seni Peygamber." ifadesi vatan savunmasında cesaret aldığımız bir nevi isnat noktamız oldu. Analar, kınaladıkları kuzularını, davul zurna ve dualar eşliğinde, Mehmetl'eri hiç tereddüt etmeden gönderdi. Çünkü orası Peygamber ocağı idi.çünkü orada kemale ererdi erler. Şehadet mertebesine eren Mehmetler için Elleri öpülesi analar, içlerine akıttıkları gözyaşları ve boğozlarına düğümlenen iki kelimeyle "Vatan sağ olsun." derdi ağlamaktan şişmiş bir çift gözle. Ve babalar... Serde erkeklik var. "Erkekler ağlamaz." sözünün vermiş olduğu utangaçlıkla sadece teyit ederlerdi anaları. Ah analar, ah babalar...
Elan havsalamın almadığı bir husus var. Vatan dedimi ağzından bir vatan daha çıkan benim insanlarım ne oluyor da bu mübarek, kutlu, mümtaz ve memleketimin adeta mefkuresi olan bu iki kelimeyi demekten imtina edr oldular.
Sakın olaki vatan hizmetinde şehadet şerbetini içenniğe giden sadece benim gariban, ekmegini topraktan çıkaran, "Benim oyum ile çobanın oyu bir olu mu ?" diye her defasında horlanan,aşağılanan köylüm olduğu için mi? Yoksa Aktütün Karakolu ödenek yetersizliğimden muhkem hale getirilemedi deyip de Skorsky(yanlış yazıldıysa kusuruma bakmayın) helikopterle Artvin'in bilmem hangi mesire yerine pikniğr giden paşanın tavrı yüzünden mi? Veya ekonomini gidişatı vatan savunmasından daha önemli diyen zengin para babalarını aşuftesi olan bir yönetici bayan(bayan ona karşı nazik bir ifade ama neyleyeyim) var. Tüsiat başkanı galiba...Ondan mı... Varan bilmem kaç... Bir binbaşı devletin denizaltısını alıyor.Dostuyla beraber dört günlük denizaltı tatiline çıkıyor.Helal olsun be! Daha neler neler. Bunlar buz dağının görünen taraflarından devede kulak. Vatan uğruna bu defa şehit olan kim? Bilmem ne köyünden bilmem hangi emminin,dayının, teyzenin oğlu. Bu nasıl vatan savunması Ya Rab!
Artık milliyeççiliğimden şüphe etmeye başladım! Kim için vatan niçin vatan? Anlayan varsa anlatsın dostlarım.
|
|
| Konu: dügünümüze bütün hemserilerimiz ve sevenlerimiz davetlidir |
|
|
Necmi Abi, gerek örf ve âdetlerimiz gerekse dinimizce kutsal kabul edilen aile kurumu için attıgınız ve atacağınız her adımın sizin nazarınızda aile efradınıza ve dostlarınıza hayırlı, uğurlu olsun. Gelin ve damat adayına saadetler. Ve affınıza sığınarak (Çünkü içimden geldi.) aşağıdaki şiiri evlenecek olan çiftlere ithaf ediyorum.
AŞKTA YARIN YOKTUR SEVGİLİ
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
Anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil,
İçeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın
hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de...
Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının
çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir
sanki ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun âşık olduğum yıllarda,
Gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri,
O karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim.
Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili.
Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
Sevdiğimiz insanların çocuklukları da...
Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.
Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,
Hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır...
Bazen denizler, kıyılar çeker insanı.
İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde
Yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...
Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...
İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda
Umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler,
Kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının
korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...
Birazdan sabah olacak...
Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
Anneler ve korkular başlayacak...
Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve
Hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...
Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını,
Cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri alacak.
Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...
Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...
Aşkta yarın yoktur sevgili...
CEZMİ ERSÖZ
|
|
| Konu: bu boşluk neden cıkdı |
|
|
İnan nefes alacak vakit yok. Aksam 00.30 sabah 06.00 Erol Abi. Vaktim olsa bir orantı kurardım ama; dayıoğlu mesleğinin gereği çarpmış, bölmüş, çıkarmış. Doğru sonucu da "bir" bulmuş. Herhalde doğrudur sorunun yanıtı. Muhabbetle...
|
|
| Konu: 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü ve Atatürk Haftası |
|
|
Tarihin dönüm noktasında bulunan mümtaz şahsiyetlerin de, âdem(canlı) olmalarının bir gereği olarak ebediyete irtihal etmeleri doğalarının gereğidir. Esas gayemiz ulvi ve ileri görüşlü büyüklerimizi isnat noktası yaparak; gelecek nesillerin ruh(his noktasında), beden ve beyin terbiyesini onlardan bizlere tevarüs eden maddi ve manevi kuvvetlerle kotarmaktır. Başta büyük önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün Türk büyüklerinin, aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun. Mekanları cennet olsun.
Ben sesim
Ben Mustafa Kemal'den gelirim
Dörtnala
Her kafada her göğüsteyim.
Ben sevgiyim
Gözbebeklerinde parıldarım
Ben Mustafa Kemal'den gelirim
Gönüllerde parıl parıl, başaklarda ışıl ışıl
Ben varım.
Ben rüzgârım
Çağlar öncesinden bu güne
Fikirlerden gelir bereketim
Ben Mustafa Kemal'in oğlu
Ben hürriyetim.
|
|
| Konu: merhaba |
|
|
Ya geyik dediğiniz zaman mangalda kül bırakmıyorsunuz ya...Aşk olsun sizlelere! Herhalde bu kısım hayatın tuz biber kısmı oluyor.Ne diyelim bol geyikler cümle âleme!
|
|
| Konu: Yasin'den Asım'a Bâkî Dostluklar |
|
|
DÜNYAYI KUCAKLAYAN SEVGİ: MEVLÂNÂ
Sevgide güneş gibi ol,
Dostlukta ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol,
Tevazuda toprak gibi ol,
Ne olursan ol,
Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol.
Selam olsun aşk burcunun serbülendine.Selam olsun aklım bilgeliğinin yanında kalbin bilgelini de öğreten âli kişiye.
Aba var, post var meydanda er yok,
Horasan illerinden bir haber yok,
Uzun yollarda durdum,
Hiç eser yok Diyar_ı Rum'a gelmiş evliyâdan.
Bir ithaf... Bir mersiye... Kimden kime? Yedi tepeli şehrin bir sekizinci tepesi olsaydı o da o olurdu övgüsüne mazhar olmuş Üstat Yahya Kema'den...Üçler, yediler, kırklar aşkına... Bir ses yankılanır dört duvar arasında.Kime, kime, kime? Esrik bir sükûnet...Tenimize batanları, kalbimizi yakanları uzak eden bizlere...Unutulmayacak olanları unutmaya terk eden bizlere...Hemen yanı başımızdakini yaşatamayan, yalnızlaştıran, yok sayan bizlere...Çoktan kaybettiğimiz Türk Müslüman şarka...Selam olsun Şems'in tutuşturduğu ateşle yanmış âşık!Aşk sıcaklığında bir nidayı terennüm etmek isteyen ben biçâreyim.Ebkemim. Lâl olmuş dilim. Söz erleri varken bana düşmez seni sana anlatmak, ins ü cine haykırmak.
Ne ola dehr içre nişanım yoğ ise Anka'yım
Ne acep seyl gibi çağlasam deryayım.
Masallarda düşerdi gökten hep o üç elma. Benim hakkıma düşense ummanda katre, zülüfte tel nispetinde Mesnevi'den bir hikâye...Evet, ibretamiz bir serlevha:Sen tene aşıksın ben cânâ!
Leyla sevdasıyla sarhoş ve benliğinden geçerek sahralara düşen Mecnûn'a bir gün bir haber ulaştı: Bu sabah Leyla filan yere gidiyor, acele ederse yetişebilir. Cünun yani delilik çölüne düşmüş Kays durur mu haberi alınca?Çünkü canan gidiyordu. Leyla gidiyordu. Vuslat yolunun Mevlâ yolunun vahası Leylâ... Kutlu Kusva misali bir deve buldu. Ve mahmuzladı deveyi. Leyla nerede Mecnun orada olmalıydı. Onun pervanesiydi çünkü. Leyla'nın ışığına koştu her zamanki gibi. Devenin yeni doğmuş bir yavrusu vardı. Annesini geriden izliyor, yetişmekte güçlük çekiyordu. Mecnun mahmuzladıkça hayvan hızlanıyor, yuları gevşetince de duraklıyor, yavaşlıyordu.
Birinin aklı fikri Leyla'daydı, ötekinin gerideki yavrusunda. Birisinin yanında canan diğerininkinde can...Derken bir tuhaflık peyda oldu. Mecnun kendine geldi. Baktı hala aynı yerdeydi. Deveye:"Yoldaş!"dedi. İkimiz de aşığız. Ben Leyla'ya sen yavruna. Birbirimizin yolunu kesiyoruz, bu yoldaşlığa sığmıyor. Çünkü sen tene âşıksın, ben cana aşığım. Ayrılmamız gerek.
Yasin Şahin
Mevlânâ'ya ithaf...
(İki kapılı hanın müstesna ve vakitli yolcuları, ömür sermayesi kum saati sessizliği ile yol alıyor...)
|
|
| Konu: SeviiYoR..SeVMiiYooR.. |
|
|
KIRLANGICIN AŞKI
Günlerden bir gün kırlangıcın biri bir adama âşık olmuş. Ve adamın penceresinin önüne konup adama söyle demiş: Ben seni çok seviyorum, lütfen pencereyi açıp beni içeri al da birlikte yasayalım.
Adam: Olmaz alamam. Sen bir kuşsun hiçbir kuş adama âşık olur mu?
demiş. Kırlangıç tekrar:Lütfen pencereyi açıp beni içeri al, birlikte yaşarız. Hem ben sana dost ve arkadaş olurum, canın da sıkılmaz birlikte yaşar gideriz. demiş. Adam yine: Olmaz alamam. Git başımdan! diye cevap vermiş.Lütfen beni içeri al. Artik soğuklar da başladı, dışarıda kalamam. Biliyorsun ben sıcak havalarda yasayabilirim sadece beni içeri almazsan başka sıcak ülkelere gitmek zorunda kalırım. Lütfen beni içeri alda burada kalayım. Birlikte yemek yer, omzuna konar, seni neşelendirir, sana yarenlik ederim. Hem sen de benim gibi yalnızsın, der. Adam ona:Git derhal başımdan! Ben yalnız kalırım! demiş ve kuşu kovmuş. Kırlangıç da bu cevap üzerine üzüntülü bir şekilde uçmuş ve uzaklara gitmiş.
Adam kırlangıç uzaklara gittikten sonra düşünmüş ve kendi kendine "Ben ne aptal, ne kadar akılsız bir adamım, niye kırlangıçla birlikte kalmayı kabul etmedim? Ne güzel birlikte kalırdık. demiş ve çok pişman olmuş, pişman olmuş olmasına ama is işten geçmiş. Kendi kendine nasıl olsa sıcaklar başlayınca kırlangıcım yine gelir, ben de onu içeri alır, birlikte mutlu bir hayat süreriz, demiş. Ve penceresini sonuna kadar açıp beklemeye başlamış. Yazın gelmesiyle kırlangıçlar da gelmeye başlamış. Ama onun kırlangıcı gelmemiş.Yazın sonuna kadar hiç penceresini kapatmadan pencerenin başında beklemiş ama boşuna.Kırlangıç yokmuş. Gelen kırlangıçlara sormuş ama onun kırlangıcını gören olmamış. Sonunda bir bilge kişiye halini danışmak ve ondan bilgi almak için gitmiş. Bilge kişiye olayı anlattıktan sonra bilge kişi ona söyle demiş:
-Kırlangıcın ömrü altı aydır!
Hayatta bazı fırsatlar vardır, bir defa insanın eline geçer ve insan bunu değerlendiremezse uçup gider.
|
|
| Konu: Hac Yolu Göründü |
|
|
Kimsesiz kimse yok herkesin var kimsesi
Kimsesiz kaldım ey kimsesizler kimsesizi
Samimiyet ve muhabbetle çıkılan kutsal ve âlî yolculuğun şahsınız,
aile efradınınız ve dostlarınız adını hayırlı ve mübarek olması temennisiyle...Muhabbetin kaynağı kutsal topraklara Veysel Karani haleti ruhiyesiyle sevgile...
|
|
| Konu: Mavi Ada |
|
|
Teşekkür ederim Faruk abi,muhabbetle!
|
|
| Konu: Mavi Ada |
|
|
Mehmet kusura kalma sizi bir hayli beklettim.Yoğundum.Zaman sıkıntım var biraz.İnsallah zaman ayıracağıım.(erk_780@hotmail.com)
|
|
|
