03.02.2008 18:15 başörtüsü ile ilgili siz ne diyorsunuz?
b.saydam Kayıtsız Üye
BAŞÖRTÜSÜ İLE İLGİLİ ATATÜRK NE DİYOR?
(Ankara, 03/04/1923)
"Dinimizin tavsiye ettiği tesettür, hem hayata, hem fazilete uygundur." [/B]"
Eğer kadınlarımız Şeriat'ın tavsiye ve dinin emrettiği bir kıyafetle, faziletin icap ettiği tavr-u hareketle içimizde bulunur, milletin ilim, sanat içtimai hareketlerine iştirak ederse, bu hali, emin olun, milletin en muteassıbları dahi takdir eder...
Bilakis, o halin aleyhinde söylenecek sözlere karşı belki onun müteşebbislerinden daha fazla müdafii olur.
M. Kemal Atatürk
Bu mesaj 4 kez değiştirilmiştir. En son olarak b.saydam tarafından Tarihinde ve Saat: 20:07 değiştirilmiştir.
03.02.2008 18:34
MASTER-GÜMELi Kayıtsız Üye
Sunu unutmayalimki TURKIYE laik bir ulkeden once Musluman bir devlettir... Genc kizlar hac ve toplum disi kiyafetler (mini etek,...) taktiklarinda ve giydiklerinde 70 milyon nufuslu TURKIYE sesi cikmiyorda bir ortumu bu kadar cok gozlerine batiyor. Bence egerki laik bir ulke isek herkezin inancina ve dusuncesine saygi duymaliyiz.
Bu mesaj 2 kez değiştirilmiştir. En son olarak MASTER-GÜMELi tarafından Tarihinde ve Saat: 18:42 değiştirilmiştir.
Rütbesi: 24 [?]
Tecrübe Puanları: 65.477
Sonraki Rütbe: 79.247
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!
Ersin sen 2 seyi karistiriyon senin ekledigin bu resimdeki kiz bas ortusunun altina saklanmaya calisiyor bas ortu takiyor ve herkez onun namuslu iyi biri oldugunu sansin diye bazi kisilerde dini gerek duydugu icin takar turbani. Turbani saklanmak icin takan ve dini gerek duydugu icin takan kisi ayni degil..
05.02.2008 18:45 yanlış düşünüyorsun ersin
b.saydam Kayıtsız Üye
ersin kusura bakmada senin ailende başı örtülü yokmu yoksa sen ailenedemi hakaret ediyorsun
türlü türlü işlere bulaşıpta adlarinı çıkaran neydiği belirsiz kişilerin dini süistimal ederek başıı kapatıp dini kullanmaya çalışanlarla gerçek kardeşlerimizi bir tutmayın tuttuğunuz takdirde sizlerde kendi ailenizdeki kapalı insanları HOR GÖRMÜŞ OLUYORSUNUZ DİYE DÜŞÜNÜRÜM
Bu mesaj 1 kez değiştirilmiştir. En son olarak b.saydam tarafından Tarihinde ve Saat: 19:06 değiştirilmiştir.
Rütbesi: 36 [?]
Tecrübe Puanları: 881.438
Sonraki Rütbe: 1.000.000
ERSIN KARDES ONCE INSANLARIN TERCIHINE SAYGI DUYMAYI BIR OGREN SEN ,TAMAMI KARDESIM ANALARIMIZIN ,B ACILARIMIZIN ,INANCLARI GEREGI BASI KAPATTIGI BAS ORTUSUN DEN BAHSEDYORUZ ,ATA BIZIM DE ATAMIZ HER SIKISTIGINIZ DA ATAYI ONE ATACAGINIZA ATANIN BU MEMLEKETE YAPTIGININ BINDE BIRINI D,E SIZ LER YAPIN turbanli resim ler koymussun YANLIS RESIM KOYMUSSUN KARDES . nedemek istiyon sen .aga pasalara slm oyle dinozorlasmis o fikirler lerin modasi gecdi kardesim insani insan oldugu icin sevmesini bilmek lazim atletten pijamadan yada at gozluguyle bakmayla olmaz bu iser .millet uzaya cikdi bizimkiler hala orakla tras oluyorlar ya .YA 21.YY .DA BILIM VE UZAY CAGIN DA INSANLAR NE KADAR BASIT DUSUNUYORLAR YA .
Rütbesi: 43 [?]
Tecrübe Puanları: 3.043.399
Sonraki Rütbe: 3.609.430
Selamlar
Saniyorum burda bir yanlis anlasilma var!
Söz konusu olan ve AKP hükümeti tarafindan degistirilmek istenen:
1) ÜNIVERSITELERDE Türbani serbest kalmasini saglamaktir
Dikkat: Bas örtüsü degil --> TÜRBAN (siyasi simge) SIKMA BAS ta deniliyor.
Bas örtüsü Türkiye de hic bir zaman yasak olmamistir. Cogumuzun anasi, kardesi ablasida zaten bas ötülüdür ama hic birisi bunu siyasi simge olarak tasimadi/yapmadi takmaz.
Ayrica: Türban günlük hayatta zaten serbesttir ve tercih eden giymek, takmak isteyen zaten takiyor.
TÜRBAN kanunen sadece resmi dairelerde calisanlara ve T.C egitim kurumlarinda yasaktir.
Elbette yasaklarla bir yerlere varilmaz ama burada söz konusu AKP`nin dayatmasidir, bu ayrintiyi gözden kacirmamak gerekir. Sanirim hic kimse 1980 öncesindeki gibi genclerimizi, insanlarimizi kamplara ayirmak, bölerek, kardesi kardese vurdurmak, kirdirmak istemez.
Bu AKP hükümetinin dayatmasi bugün Üniversitelerde TÜRBAN serbestligi icindir yarinda Lise ve ortaokullar TÜRBAN serbest olmasi icin olacaktir. Daha sonrada kamu calisanlarinin karalara bürünmesi vs ile devam edecektir.
Sonra sirayla kadinlar icin "KARA PECE" ve erkekler icinde arap giyim kusam tarzi (SARIK gibi) gündeme gelecektir.
Bunu tahmin etmek icin müneccim olmaya gerek yok. Üniversitelerdeki profesörler bas bas bagiriyorlar, bunlar bosa cirpinislar degil, kulak vermek lazim.
Insanlarin inanci giyim kusamiyla degil yüregiyle ölcülür ve bu sadece inandigi ile kendisi arasinda cereyan etmelidir yani ALLAH ile kulu arasinda olmalidir. Cenabi ALLAH`in din tüccarlarina ihtiyaci yok. Kim ki inaniyor, ibadetini yerine getiriyorsa kendisi icin yapiyordur, bir baskasi icin degil. Hic kimsenin bir baskasinin inanc bicimine müdahale etme hakki yok bu dinen de caiz degildir.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK bize bu vatani emanet ederken bu ülkeye kötülük edin, birbirinizi yiyin, vurun, öldürün ve bu vatani bir dini devlet haline getirin diye birakmadi. Eger öyle düsünseydi kendisi zamaninda osmanlidaki SEYHÜLISLAM sistemini ortadan kaldirmaz, istiklal mahkemelerini kurmaz, öylece devam ettirirdi. Aksine bu memlekette saygi sevgi ve hosgörü cercevesinde dini, irki ve milleti ne olursa olsun baris icerisinde yasayin diye emanet etti. Bu ülke bir baska menemen-kubilay olayini haketmiyor.
Su anda Türkiyede yasayan herkesi bir arada tutan dinamik LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR ve simdilik baska alternatifi de yoktur.
Rütbesi: 32 [?]
Tecrübe Puanları: 412.999
Sonraki Rütbe: 453.790
bayram benim kimseye karşı bi hakaretim yok evet benim ailem kapalı ama türban şeklinde deil bak sen anlayamadın herhalde bu konuyu İBRAHİM ARI BEY ÇOK GÜZEL ANLATMIŞ TÜRBAN ZATEN YASAK DEİL HERKES TOPLUMDA TAKIYOR DEVLET KURUMUNDA YASAKLI
Bu mesaj 1 kez değiştirilmiştir. En son olarak e.tekin tarafından Tarihinde ve Saat: 12:29 değiştirilmiştir.
kardeşim ben sana türban yasak veya yasak değil diye birşey söylemedim sadece senin su an yorumdan kaldırdığın resime karsılık seninde bası örtülü akrabaların var hepsi o resimdeki kişi gibimi demek istedim
Rütbesi: 37 [?]
Tecrübe Puanları: 1.103.575
Sonraki Rütbe: 1.209.937
Bence bu konuda refaranduma gidilmeli cogunlugun kararina uyulmali ve turban meselesini halledip ileriye bakilmalidir.Ayrica turban siyasi simge olsa ne olur dini simge olsa ne olur neyi degistirir onemli olan o insanin fikridir ne dusundugudur.Kafasindaki ortuyu cikarinca veya cikartilinca fikrinin degisecegini hic sanmiyorum.Ortada bir dayatma varsa oda chp nin dayatmasidir cunku; meclisin cogunlugu bu yasanin cikmasini istiyor.
Rütbesi: 36 [?]
Tecrübe Puanları: 881.438
Sonraki Rütbe: 1.000.000
oncelik le herkese selam lar.
sevgili arkadaslar benim anlamadigim sey turban ne, bas ortusu ne, eskiden gocuk simdi oldu palto bas ortusu de oldu turban korkmayin ya onlar adam yemez
hepinizin anasi bacisi kapali ,ama ne hikmetse ,kime hizmetse ,turban simge bilmem ne, ya bu kadar komik olmayin .Ne demek ya kapali olan universiteye girmesin ,kamu da calismasin .beyler bu fikir kisirligi hosgorusuzluk rusyada bile kalmadi .,CHP dustugu kisir donguye sizde kendinizi kaptirmayin .BIZIM EGITIMLI VE TAHSILLI ANNE ADAYLARINA IHTIYACIMIZ VAR COCUKLARIMIZIN VE ULKEMIZIN GELECEGI ICIN .SUNU ANLAMIYORSUNUZ BU INSANLAR DINI INANCLARI ICIN KAPANIYORLAR BUNU DA UNUTMAYIN .
abi türban siyasi simge basörtüsüde annelerimizin örttüğü kimisinlere göre; galiba benim anladığımda onuda galiba başlarına bağladıkları örtülerden ayırt etmiyolar bağlanan aynı şey ama bağlayış şeklinden ayırt ediyolar birde bu çıktı ne durumdayız yıllardır anamızın atmızın başörtüsü oldu türban oda yetmedi siyasi bir simge bırakın kardeşim anamızın atamızın başörtüsüne bari iftira atmayın kim nasıl kullanmak isterse kullansın baskası bizim umrumuzda olmaz o bizim anamızın atamızın basörtüsüdür gözümüzde
Rütbesi: 43 [?]
Tecrübe Puanları: 3.043.399
Sonraki Rütbe: 3.609.430
Merhabalar!
Bu gün TÜRBAN yada TESETTÜR konusunda bir baska perpektifi sizlerle paylasmak istiyorum. Ayrica sunu belirtmekte fayda görüyorum; ben herhangi bir siyasi partinin sözcüsü yada taraftari degilim. Burada tartisilan olaylara biraz daha genis bir bakis acisi sunmaya calisiyorum. Yani ne CHP ne AKP nede MHP veya baska bir siyasi parti ile herhangi bir bagim yok. Elbette herkesin oldugu gibi benimde bir siyasi durusum var.
Ama konumuz su an Türkiyenin gündemini olusturan "ÜNIVERSITELERDE TÜRBAN SERBESTLIGI ICIN VERILEN KANUN TEKLIFIDIR"
KURAN`DA BAŞÖRTÜSÜ VE KAPANMA
Peygamberimizin vefatından sonra din adına yapılan saptırma ve ilavelerde, kadınlarla ilgili konuların özel bir yeri olduğunu bir evvelki bölümde gördük. Kadınların kapanması ise kadınlarla ilgili uydurulanlar içinde özel bir yere sahiptir. Bu yüzden kitabımızda bu konuyu ayrı bir başlık altında inceliyoruz. İnsan memeli canlılar içinde tek çıplak doğan ve tek giyinendir. 7 Araf suresi 22. ayetten insanların giyinmesinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu öğreniyoruz. Kıyafet, zamana, toplumun geleneklerine, iklimin şartlarına, meslek gruplarına, makama, mevkiye, yaşa ve birçok faktöre göre hem toplumlar arası hem de toplum içi çeşitlilik göstermiştir. Bazı toplumlar, Hint-Avrupa ırkında olduğu gibi tarih boyunca kıyafetlerinde birçok kere değişiklikler yapmışlardır. Bazı toplumlar ise, Asya toplumlarında olduğu gibi tarih boyunca kıyafetlerinde çok daha az değişiklikler yapmışlardır. Toplum içi kıyafet farklılıklarınınsa en iyi örneklerinden birisi Osmanlıdır. Osmanlıda padişah üç sorguçlu sarık takarken, veziri azam iki sorguçlu, halk ise tek sorguçlu takabilirdi. İki veya üç sorguç halka yasaktı. Saraylının, esnafın, tekkecinin, ayrı din mensubu kadın ve erkeklerin başlıkları, kıyafetleri, renkleri Osmanlıda hep farklıydı. Bu kıyafetlerin farklılığı kanunlar ile korunurdu. Görüldüğü gibi hem toplumlar arası, hem toplum içi kıyafetlerin farklılığı, gelenek ve şartların bu kıyafetleri oluşturması, zengin malzemeli bir tarih ve sosyoloji konusudur.
SORUN GELENEĞİN DİNSELLEŞMESİDİR
Daha önce değindiğimiz gibi din adına uydurulanları incelersek; toplumun belli bir dönemindeki bakış açısının ve geleneklerinin dinselleştirilmesinin bunlarda önemli bir yeri olduğunu görürüz. Bu gelenekleri dinden ayırmanın yolu Kurandan anlaşılan kapanmanın din olduğunu; Kurandan çıkmayan kapanma şekillerinin, izahların din adına uydurma, geleneklerin dine sokulması olduğunu bilmektir. Şunu bir daha belirtelim ki geleneklerin bir kıyafet oluşturmasının bir mahsuru yoktur. Yanlış olan, tarihin belli bir anının ihtiyaçlarından doğan ve o toplumu ilgilendiren kıyafetlerin, evrensel olan ve binlerce yıllık zaman dilimine inmiş olan dine maledilmesidir. Örneğin, sarığı belli bir dönemde erkeklerin kıyafetini tamamlayan bir aksesuar, sıcaktan koruyan bir başlık olarak erkeklerin tümüne yakınının giymesi yanlış değildir. Yanlış olan, sarığın dinen kutsal bir giyecek olarak giyilmesi, başkalarına dîni kıyafet diye empoze edilmesi ve Kuranda hiç bahsedilmeyen bir uygulamanın sevap diye dine sokulmasıdır. Görüldüğü gibi sorun belli bir toplumun geleneği sonucu sarığın takılması değil, o geleneğin din olarak takdimidir. Bu temel mantığı iyice kavramamız çarşaf, peçe, başörtüsünün nasıl dinselleştirildiğini anlamamızda ve bu kıyafet şekillerini gereği gibi değerlendirmemizde faydalı olacaktır. İlk önce yapmamız gerekeni yapalım ve Kuranda kapanmayla ilgili geçen tüm ayetleri inceleyip Kuranın yani dinin istediği ölçüyü bulalım.
Ey ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi ve süs kıyafeti indirdik.
7- Araf Suresi 26
Araf 26dan ve Araf 22den avret yerlerini örtmenin ilk insandan beri hem erkek, hem kadın için örtünmenin minimumu olduğunu anlarız. Kadınlara özel giyinme ile ilgili ise Kuranda 3 ayet vardır. Bu 3 ayeti incelemek kadının kıyafetinin nasıl olması gerektiğini, İslamın neyi söyleyip, neyi söylemediğini anlamamızı sağlar.
KURANDA BAŞI KAPAMAK GEÇMİYOR
Mümin kadınlara da söyle: Bakışları ölçülü olsun ve cinsel organlarını korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünenler hariç açmasınlar. Örtülerini yaka açıklarına koysunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları, yahut babaları, yahut kocalarının babaları, yahut oğulları, yahut kocalarının oğulları, yahut kardeşleri, yahut kardeşlerinin oğulları, yahut kendi kadınları, yahut ellerinin altında bulunanlar, yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar, yahut kadınların mahrem yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, hepiniz topluca Allaha tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.
24- Nur Suresi 31
Kadını kendi zihniyetine göre yaşatmak isteyen zihniyetin çarpıttığı ayetlerin başında bu ayet gelir. Bu ayetteki hımar kelimesi geniş manalı bir kelime olup örtü manasına gelir. Eski Arap yazılarına bakılırsa hımarın yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif edebileceğini görürüz. Hımar, başı örterse başörtüsü olur, masaya konursa masa örtüsü olur. Allah eğer hımar kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi hımarürres gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi: Böylece res kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve örtü kelimesi olan hımar ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı. Nitekim abdest alınmasıyla ilgili ayette başın sıvazlanması söyenirken, baş kelimesi Arapça karşılığı res ile vurgulanır.
Üstelik ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu geçer. Yani hımarın başı kapatması değil, ayette açıkça yaka dekoltesini örtmesi istenir. (Yaka açığı manasına gelen cuub kelimesi hem bu ayette kapanılacak bölgeyi belirtmek için, hem Hz. Musanın yaka açığına elini soktuğunu belirten ayetlerde geçer.) Hımar kelimesi sırf başörtüsü manasına gelse bile bu ayetten başı örtmek değil, yine yaka dekoltesini kapatmak anlaşılacaktı. Üstelik başörtüsünü Kurana maletmek isteyen zihniyet, açık bir saptırma yaparak felyedribne Fiilini salsınlar diye tercüme etmeye kalkmıştır. Böylece ayeti okuyan başörtüsünü yaka açıklarına salsınlar şeklinde okuyacaktır. Oysa hiçbir şekilde darabe kökünden türeyen felyedribne Şili salsınlar manasına gelmez. Bu Şille örtünün yaka açığına konulması yani kapatılması anlatılır. Kuranda salsınlar, indirsinler manasında felyüdnine kelimesi kullanılır. Allah böyle bir ifade kullanmak isteseydi felyedribne Şili yerine felyüdnine Fiilini kullanabilirdi. Bu örnek bize gelenekçi zihniyetin, kendi fikirlerini doğru çıkartmak uğruna gereğinde Kurandaki kelimelerin manasını kaydırmaktan çekinmediğini göstermektedir.
Ayette diğer dikkat etmemiz gereken nokta süsler kelimesi ile neyin kastedildiğidir. Bizim kanaatimize göre süsler kelimesi ile özellikle göğüsler kastedilmektedir. Çünkü ayetteki tüm noktalarla mantıklı bir şekilde göğüs bölgesinin uyum sağladığı kanaatindeyiz. Birincisi, ayette yaka açıklarının kapatılması geçiyor, yaka açıklarından ise göğüsler gözükür. İkincisi, ayette gizlenen süslerin belli edilmesi için ayakların yere vurulmaması geçiyor. Ayaklar yere vurulduğunda vücutta belli olacak yer özellikle göğüslerdir. (sütyenin o dönemde icad edilmediğini düşünürsek bu daha da iyi anlaşılır.) Üçüncüsü, ayetten kendiliğinden görünenler hariç süslerin kapanması söylenmektedir. Ne kadar kapatılmaya çalışılırsa çalışılsın özellikle iri göğüsler, çeşitli Şziksel hareketlerde, hatta rüzgarın esmesiyle elbise yapışınca bile kendini belli edebilir. Ayetten bunun doğal olduğu anlaşılır. Dördüncüsü, ayette süslerin kimlerin yanında açılabileceği söylenir. Kurandaki diğer ayetlerden kadınların bir kısmının iki yıl gibi uzun bir süre çocuklarını emzirdiğini görüyoruz. Kadının, babası gibi yakınlarının yanında, çocuğu acıktığında ve ağladığında onu emzirmesi gerekebilir. Ayetteki bu açıklamanın özellikle bu konuda kadınlara büyük kolaylık sağlayacağı kanaatindeyiz. Tüm bu izahlara göğüs gibi uyan başka bir bölge bulunmadığı için süslerle özellikle göğüslerin kastedildiği sonucuna varabiliriz. Süsler kelimesinden ziynet, takı gibi maddelerin anlaşılamayacağı ayetin bütünsel olarak ele alınmasıyla açığa çıkar. Çünkü ayette kadınların süslerini kendi kadınları yanında açabileceği geçiyor. Takı gibi maddeler tahrik unsurundan daha çok hava atma unsuru olabilir. Eğer bu hava atma olayı engellenilmeye çalışılsaydı, buna ilk karşı cins erkekler yerine, aynı cinsten olan kadınlar dahil edilirdi. Ayrıca ayakları yere vurunca hangi ziynet, takı eşyası belli olur? Kendiliğinden gözüken ziynet, takı ne olabilir? Araf suresi 31de ziynet eşyalarının mescid yanında giyilebileceğinin söylenmesi, takıların cami yanı gibi en kalabalık yerlerde de teşhir edilebildiğini, yani saklanmasına gerek olmadığını gösterir. Görüldüğü gibi mantıksal bir elemeyle gidildiğinde ayetin özellikle göğüs bölgesinin kapanmasını vurguladığı anlaşılır.
KURANDA TESETTÜR KELİMESİ YOK
Günümüzde kadının kapanması için kullanılan tesettür ifadesi de Kuranda geçmez. İslam adına etrafında bu kadar büyük fırtınalar koparılan bir kavramın, yani tesettür ifadesinin İslamın temel kaynağı olan Kuran-ı Kerimde bulunmaması önemlidir. Demek ki tesettür kelimesi dîni bir kavram olarak sonradan oluşturulmuştur.
Ayette geçen humur ve onun tekili olan hımar kelimesi kadınların başlarına örttükleri beze verilen özel isim değildir. Herhangi bir örtüdür. Bir şeyi örten şeye hımar yani o şeyin örtüsü denir. Arapça sözlükler El- Mucem ul Vasıf, El Müncid, Lisan-ı Arap, Tacul Arusdan hımarın temel manasının örtmek olduğunu göstermektedir. Anlaşılıyor ki mezheplerin yorumundan sonra hımar kelimesi ile sırf başörtüsünün anlaşılmaya çalışılması, bu sözlüklerde bu kelimenin bir manasının başörtüsü olmasını sağlamıştır. Fakat kelimenin temel manası mezheplerin kelimeleri tahrif etmesine rağmen bu sözlüklerden bile bellidir. Daha evvel açıkladığımız gibi ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu söylenir, baştan bahsedilmez. Arapçada kadınların başlarına örttükleri şeyin özel adı hımar değil mikna ve nasıyftır. Hangi Arapça sözlüğe bakılırsa bakılsın mikna(çoğulu mekani) ve nasıyfın hanımların başlarını örttükleri kumaşın adı olduğu yazılıdır.
KURANDA ÜNİFORMA YOK
Kadınların kapanması konusunun daha da iyi anlaşılması için ikinci olarak Ahzab suresinin 59. ayetini de inceleyelim:
Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle cilbablarını (elbiselerini) üzerlerine giysinler. Bilinip incitilmemeleri için bu daha uygundur.
33-Ahzab Suresi 59
Bu ayetin anlaşılmasında kilit kelime cilbabdır. Cilbab Arapçada gömlek, elbise gibi üste giyilen giysileri ifade eden bir kelimedir. Fakat hiçbir şekilde cilbab; belli bir yerden belli bir yere kadar örten giysi manasına gelmez. Gelenekçi İslamcıların kimisi kadının yüzü de dahil vücudunun tümünün örtülmesinin farz olduğunu, kimisi iki gözü, kimisi tek gözü dışındaki her yerini örtmesinin farz olduğunu, en ılımlıları ise yüz, eller ve ayaklar dışında her yerini örtmesinin farz olduğunu savunurlar. Oysa kadınların kapanmasıyla ilgili dinin tek kaynağı olan Kuranda açıklananlar bu iki ayetle sınırlıdır. Yani kadınların başını örtmesi, peçe giymesi ve diğer anlatılan sınırlar Kuranın değil geleneklerin ve şahsi görüşlerin dine sokulmasının sonucudur. Eğer Allah böyle katı sınırlar çizmek isteseydi, bir ayette Cilbabla; yüzünüz ve elleriniz dışında her yerinizi örtün şeklinde bir sınırla kapanmanın sınırlarını çizebilirdi. Örneğin abdest ile ilgili ayette Allah, yıkanacak yerleri tek tek saymış ve Dirseklere kadar ellerinizi yıkayın gibi ifadelerle kesin sınırları koymuştur. Eğer Allah kapanmada da kesin sınırlar koymak isteseydi, bunu en azından bir cümleyle belirtebilirdi. Geçmiş kavimlerin başına gelenleri bile detaylarıyla anlatan Kuran, her şeyi açıkladığını kendisi söyleyen Kuran, eğer kapanmada sınırları belirlenmiş bir ölçü olacaksa ve bu bir tek cümleyle bile açıklanabilecekse, niye bu cümleyi içermesin? Bu açıklamanın olmaması, haşa Allahın unutmuş olmasından değil, bilakis bu tarzda kesin bir sınır koymak istememesindendir. Yukarıdaki 33-Ahzab suresi 59. ayeti ele alırsak, ayette kesin hatları olmayan esnek bir ölçünün olduğunu görürüz. Ayetten, üzere alınan elbiseyle kadının bilineceğini, böylece incitilmeyeceğini anlarız. Kadın namuslu bilinirse, bilinmemeden dolayı bir incitilmeye uğramaz. Bazı insanlar namussuz, fahişe sandıkları kadınlara takılıp onları incitebilir. Ayet kadının üzerine elbise alıp bunu önlemesini sağlıyor.
Peygamberin döneminde kadınların bir kısmının çırılçıplağa yakın, göğüsleri açıkta dolaştığı, hatta İslamın hakimiyetinden önce putperestlerin Kabede haccı çıplak yaptığı söylenir. (Kurtubi, el Cami-il Ahkamil Kuran 7/189) 33-Ahzab suresi 33. ayetten de İslamdan önceki cahiliye döneminde kadınların süslerini açığa vurduğunu anlayabiliriz. Kendi dönemindeki ölçüyü ve fahişe kadınların açıklığının derecesini bilen kadınlar, elbiselerini ona göre ayarlayıp bu tacizden kurtulurlar. Günümüzde de eğer böyle bir durum olursa; kadınlar, kendi yörelerini, geleneklerini, şartlarını gözönünde bulundurup, kendilerini fahişe tipli kadınlardan ayırıp tacizden kurtulurlar. Burada şuna dikkat edelim; kadınlar elbise giyip tanınmamaktan dolayı oluşan tacizden korunur. Toplumda kadın nasıl giyinirse giyinsin taciz edecek adamlar da olabilir. Ayet namuslu bilinmemeden dolayı oluşan tacizi önlüyor ve bunu önlerken daha uygundur tarzında yumuşak ifadeler kullanıyor. Yoksa bazı erkeklerin beğendiği bir kadını terbiyesizce taciz etmesi bu ayetin konusu değildir. Ayetin esnek ve şartlara göre ayarlanacak ifadesinden anlaşılmaktadır ki kadın cilbabını (elbisesini) öyle giyecektir ki; çıplaklığıyla fahişe mesajı verenlerden ayrılacak, tanınacak ve böylece tacizden korunup, daha uygun bir hareket tarzında bulunacaktır. Kıyafet nasıl olmalıdır sorusu görüldüğü gibi ayetin içinde gizlidir; kıyafet ayetin amacına uygun olmalıdır. Eğer ki amaç yerine sınırlar önemli olsaydı ve bunda katılık gerekseydi, Allah ayeti ona göre indirirdi. Kapanmayı temel olarak bu iki ayet tarif etmektedir. Kapanmayı tarif etmemesine rağmen, kadınların giyimine değinen son ayetse 24-Nur suresi 60. ayettir:
Nikah arzuları kalmamış, hayızdan kesilen kadınların süslerini göstermeye çalışmadan siyablarını (giysilerini) çıkarmalarında kendilerine bir günah yoktur. Sakınmak için iffetli davranmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah İşitendir, Bilendir.
24-Nur suresi 60
Bu ayette geçen siyab kelimesi de hiçbir şekilde belli bir yerden belli bir yere kadar olan bölgeyi kapatan bir elbise manasına gelmez. Bu ayetten, belli bir yaşa gelmiş kadınların, kıyafetlerine daha az dikkat edebileceğini anlıyoruz.
SICAKTA BAŞIN ÖRTÜLMESİ KÜLTÜRELDİR
Görüldüğü gibi Kuranın tarif ettiği kapanmada, İslam adına bugün uygulanan kapanma şekillerinin, peçelerin, çarŞafi arın, başörtülerinin tariŞ yoktur. Yani bunların temeli dinimiz değil, örşerin, geleneklerin dinselleştirilmesidir. Peygamberimizin döneminde erkek, kadın birçok kişinin gelenek olarak başını örttüğü söylenir. Kıyafetlerin giyilişindeki temel sebeplerden birinin sıcaktan korunma olduğunu 16 Nahl suresi 81. ayette söylemektedir. Sıcak yörelerde başı örtmek, böylece güneşin etkilerinden, güneş çarpmalarından korunmak birçok sıcak iklimli bölgenin kültüründe vardır. Fakat ne yazık ki dinimizde kadının başının kapanması geleneği farzlaştırılmış, erkeğin başına sarık takması da sarıklı namaz kılanın 70 kat daha fazla sevap alacağı izahlarıyla dîni bir kıyafete dönüştürülmüştür. Oysa ne erkeğin sarığının, ne kadının başını örtmesinin Kuranda geçmemesi, bunların dinsel bir nitelikleri olmadığının delilidir. Allah isteseydi Erkekler sarıkla namaz kılsın veya Kadınlar saçlarının tek teli gözükmeyecek şekilde başörtüsü taksın izahlarıyla konuya açıklık getirirdi.
Günümüzde başörtüsü için yapılan şamatayı ve eylemleri görenler Kuranda geçmeyen bu hükmün İslamın en temel hükümlerinden biri olduğunu, Kuranda ısrarla üzerinde durulduğunu sanmaktadırlar. Geleneğin savunulması, radikal hareketlerin karşı radikalizmi artırması, başörtüsünü birçok kere gündemin birinci maddesi yapmıştır. Başörtüsünü ısrarla savunup eylemler yapanlara, her eylemin, zıtlaşmanın sonunda, uğrunda bu kadar zahmete katlandıkları şeyin, din değil de gelenek olduğunu anlatmak daha da zorlaşmaktadır. Yapılan her eylem akıllı düşünmeyi, objektişiği kenara bıraktırıp, akılcılık, Kuranı samimi değerlendirme yerine örfe sahip çıkmayı, inadı ön plana aldırmaktadır. Başörtüsü yüzünden okulundan ayrılan bir kıza, Başörtüsü diye, pardesülü kapanma diye bir şey dinde yok, sen din adına Arap örf ve adetlerine, Emevi ve Abbasi döneminin uydurmalarına sahip çıkıyorsun deyince o kız sizi ne kadar objektif değerlendirebilir? Bu yüzden hepimiz dinci yobazlık kadar, kişisel hak ve özgürlükleri kısıtlayan; başörtüsü, kıyafet yasağı gibi gereksiz uygulamalarla insanları radikal çizgilere iten yasaklamacı kafalarla da mücadele etmek zorundayız. Çünkü bu kafalar ancak dinci yobazlığın ve radikalizmin artmasına sebep olurlar.
KADINLARI POŞETE SOKMA
Kuranda gerekli malzemeyi bulamayan gelenekçilik , uydurma hadislerle, uydurma yorumlarla, mezhep izahlarıyla kadınları poşete sokulmuş şekilde kapatacak malzemeyi türetmiştir. Kuranda 33-Ahzab suresi 52. ayette Peygamberin, bu ayetin inişinden itibaren güzelliği hoşuna giden bir kadın dahi olsa, artık evlenmesinin helal olmadığı söylenir. Demek ki Peygamberin döneminde kadınların kıyafetleri kimin ne kadar güzel olduğunu bilmeyi engellemiyordu. Oysa mezheplerin izahlarındaki çarşaftan, peçeden, başörtüsünden hangi hanımın ne kadar güzel olduğu nasıl anlaşılabilir? Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Kuranın gözardı edildiğini görüyoruz.
Her zaman olduğu gibi uydurma hadislerle dolu kitaplardan ise, işe gelen hadis alınmış, işe gelmeyen hadis görmezlikten gelinmiştir. Oysa hadis külliyatında Peygamber döneminde kadın ve erkeklerin aynı kaptan abdest aldıkları da geçer.(Bakın Buhari, vudu 43Ebu Davud, taharet 39- İbni Mace, taharet 36-Nesai, taharet 56) Abdeste konu yerler ayak, dirseklere kadar eller, yüz ve baş olduğuna göre bu hadisten kadınların erkeklerle karışık ve başı açık oldukları anlaşılır. Oysa gelenekçi İslamcılık bu hadisi yorumlayarak atar ve kendi kafasına uygun diğer malzemelere sarılır. Peki madem kadının sizin söylediğiniz şekilde kapanmasının açık bir hüküm olduğunu söylüyorsunuz, niye ayrı ayrı kapanma şekillerini savunuyorsunuz? Neden kiminiz peçe farzdır, kiminiz ise değildir diyor? Neden kiminiz kadınların elleri gözükemez deyip yaz-kış kadınlara eldiven giydiriyor da, kiminiz kadınların elleri gözükebilir diyor? Neden kiminiz çarşaf dışında hiçbir şeyle kapanılamaz diyor da, kiminiz pardesü ile de olabilir diyor? Hiç şüphesiz kesin sınırlı bir hüküm olsa, böyle ayrı ölçüler çıkmazdı. Tüm bu ayrı ölçüler, hükümler kapanma konusunda geleneklerin, örfün, Emevi, Abbasi döneminin kadına bakış açısının dinselleşmesinin neticeleridir. Her bir ayrı kapanma modeli de Allahın isteği tam budur. diye savunulup sanki Allahın aynı konuda beş-on tane ayrı görüşü varmış gibi bir komedi ortaya konulmuştur. Allahın kadınların giyinmesi konusundaki hükmü yukarıdaki 3 ayette bellidir ve bunlardan anlaşılan neyse kadının giyim tarzı öyle olmalıdır. Verilen esneklik de, tam bir sınırın olmaması da muhakkak hikmetlidir. Çünkü Kuranı indiren hikmetli olan Allahtır ve Allah bu dini yüzlerce yıllık zaman dilimine, apayrı kültürlere, apayrı adetlere, apayrı iklimlere indirmiştir. Ayetlerdeki esneklikler dinimizin her şart ve zaman dilimine uyumunu sağlayan Allahın rahmet ve hikmetleridirler. Emevilerin, Abbasilerin kendi görüşlerini dondurup, Allahın görüşünü kendi bakış açılarına hapsetmeye çalışmalarından dinimizi kurtarmak hepimizin Allaha karşı borcudur.
TEK GÖZ İZAHI
Buraya kadar Kuranın kapanma ile ilgili ayetlerini gördük. Şimdi de gelenekçilerin vardığı uçuk sonuçları görelim: Şafii ve Hanbeli mezheplerinde kadının istisnasız tüm vücudu her zaman kapanması gereken bölgedir (yüz ve eller de dahil). Hanefi ve Maliki mezheplerinde ise bir tek eller ve yüz, o da Ştne olmayan koşullarda açık olabilir.(Sabuni Tefsirul Ayatil Ahkam 2/154,155) Es Suddi: Kadın gözlerinden birini ve yüzünün açık kalan göz kısmındaki tarafını kapatır. Sadece bir göz açıkta kalır. Ebu Hayyan: Endülüste adet böyle idi. Kadının bir gözünden başka hiçbir yeri görünmezdi.( Ebu Hayyan, El Bahrul Muhit) Şafii imamları kadının kesilmiş olan tırnaklarına dahi bakmayı yasaklamışlardır.(İbni Hacer el Heytemi, İslamda Helal ve Haramlar 2Ğ13) İslamın kadına farz kıldığı örtünme kadının yüzünü de içine almaktadır.(Fıkhus
siyre sf:240) Kadının, yabancı erkeğin göğsüne, sırtına, bacağına lezzet korkusu olmasa bile bakması caiz değildir. Yüz ise Ştne açısından ayaktan, saçtan ve bacaklardan daha ileridedir. Bu kısımlara bakmak ittifakla haram olduğuna göre, yüze bakmak da evveliyetle haram olması gereken bir fiildir. (Sabuni, Revai 2/156)
Gelenekçilikte varılan uçuk sonuçlar saymakla bitmeyecek kadar çoktur. Yukarıda gördüğümüz gibi bırakın kadının komple kapanması gerektiği, kadının kesilen tırnağının bile görülemeyeceği iddialar arasındadır. Tüm bu izahları yapan gelenekçilerin sanki dinin tek kaynağının Kuran olduğunu kabul ediyorlarmış gibi hımar kelimesini ve ayetleri çekiştirip, Kuranı kendi kafalarındaki modele örnek gösterme çabaları Şafi ılacak bir tutumdur. Asıl sorun kadının kalktığı yere oturulamayacağını, hiçbir yönetici vasfı olmadığını, erkeğin kölesi gibi olması gerektiğini, kadınların çoğunun cehennemlik olduğunu zanneden zihniyette olmaktır. Başörtüsü ve diğer kapanma çeşitleri kitabın 21. bölümünde gördüğümüz zihniyetin sonucudur. Fakat günümüzde başörtüsünün özel bir yer kazanması mevcut gösteri ve eylemlerin neticesidir. Yoksa başörtüsünün kadının kalktığı yere oturulamayacağı izahından bir farkı yoktur. Başörtüsünün bu kadar tartışılması çağımıza mahsustur. Çünkü uydurmaların ortaya atıldığı ilk dönemlerde tartışma konusu Kadının hangi bölgelerinin dışındaki yerler gözükebilir? şeklindeydi. Tartışma Tek göz mü, çift göz mü, tamamen peçe ile mi? şeklindeydi. Bu dönemde kadınları tamamen kapatanların çoğu başörtüsü değil, çarşaf gibi tepeden tırnağa örtüleri kullanıyorlardı. Görüldüğü gibi başörtüsünü hımar kelimesiyle açıklamaya kalkmak yeni bir gayrettir. Daha eski yıllarda hımarı peçe şeklinde tanımlama gayretleri, bugünkü başörtüsü gayretlerinin önündeydi! Aslında Kuran bu izahların hiçbirine geçit verecek izahlar içermez. Yoksa Kuran kesilen tırnağınızı göstermeyin mi diyor? Kuran peçe ile yüzünüzü örtün mü diyor? Kuranda saçınızın tek telini göstermeyin deniyor mu? Saçın kapanmasına dair bir açıklama var mı? Peki, başınızı örtün diye hiçbir ifade var mı? Madem ki Kuranda tüm bu izahlar yok samimi bir şekilde Kuran dışı kaynakları kullanıp bu uygulamaları çıkardığınızı itiraf edin. Kuranın kadınların giyimiyle alakalı 3 ayeti de, diğer izahlar da ortadadır. Hiç olmazsa kendi fikriniz içinde samimi olun, Kuranı çekiştirmeyin. Ayrıca şunu da belirtelim ki Kuranda namaz kıyafeti diye ayrı bir kıyafet yoktur. Başörtüsü, peçe, çarşaf diye dinimizde bir şey olmadığına göre, elbette ki namazda da bunları giymenin bir mecburiyeti yoktur.
FUTBOL OYNAYAN ERKEKLER SEYREDİLEBİLİR Mİ?
Gelenekçiler kadınların kapanması ile ilgili bu izahları yaparken, erkekler için de Kuranda olmayan birçok zorluk getirmişlerdir. Erkeğin diz ile göbek arasını örtmesinin farz olduğu kimi mezheplerin uydurmasıdır. Gerçi Peygamberin baldırının gözüktüğüne dair de hadis vardır ama, bazı mezhep imamları öbür hadisi beğenip erkeğin baldırı ile dizinin arası gözükemez demişlerdir. Üstelik erkeklerin birbirinin diz ile göbek arasına bakmasının da haram olduğuna kanaat getirilmiştir. Bu izaha göre futbol, basketbol gibi erkeklerin şortla oynadığı oyunları da seyretmek haram olur. Türkiyede yaygın olan Hanefi mezhebinin koyu savunucusu televizyonlar, kendi mezheplerine göre haram olmasına rağmen; futbol, basketbol gibi sporların maçlarını hiç çekinmeden göstermektedirler. Bu da bizce bu grupların kendi inançlarında ne kadar samimi olduklarının bir göstergesidir! Erkeklerin sarı ve kırmızı giyemeyeceği de yine mezheplerin İslamının uydurmalarından birisidir.(Bakın Müslim libas 27 ve Mişkat 2/1247) Erkeklerin parlak olanlarının peçe giymesi gerektiği izahı da gelenekçi eserlerdeki bir
izahtır. Sakal konusunda yapılan izahlar ise tam bir felakettir. Diyebiliriz ki kadında nasıl başörtüsü uydurma bir dîni sembole dönüştürülmüşse, erkekte bu sembolün bir karşılığı varsa o da sakaldır.
Sakal bırakmak sünnet, başörtüsü farzdır izahları yapılabilir, ama sakalı bırakmaya sünnet diyenler garip bir mantıkla kesmeye haram demişlerdir. Türkiyeye hakim olan en büyük mezhep Hanefiliğe ve diğer mezhepler Malikiye, Hanbeliye göre sakalı kesmek haram görülmüştür. (Halil Günenç, İslamda Kılık Kıyafet ve Örtünme sf:177) Tabi ki diğer uydurmalar gibi erkeklerin sakal bırakması gerektiğine dair bir izah Kuranda yer almaz. Fakat mezheplerin İslamını savunanlar: Allah sakal çıkarıyor, sen kesiyorsun. Sonra Allah yine sakal çıkarıyor, sen Allahla savaşıp bir daha kesiyorsun... gibi enteresan açıklamalarla sakalı kesmenin, Allahla savaşmak anlamına geldiğini halka anlatmaktadırlar. Allaha şükür ki Allah kitabı Kuranda her türlü detayı verdi ve böyle saçma uygulamaları savunan fıkıh ve hadis kitaplarına bizi muhtaç etmedi. Ne mutlu Kuranın yeterliliğini anlayanlara. Ne mutlu Kurana güvenenlere.
Kendilerine okunmakta olan kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu?
Rütbesi: 43 [?]
Tecrübe Puanları: 3.043.399
Sonraki Rütbe: 3.609.430
Ümit ederim din konusunda bildigimizi sandigimiz bazi konulara yaptigim alintilarla biraz aciklik getirilmis oldu. Daha detayli bilgi almak isteyen gider bu konulari istedigi hoca, müftü yada ilahiyatciyla (BU ISIN UZMANLARIYLA) görüsebilir, görüsmelidirde...
Selam sevgi ve saygiyla...
İSLAM DİNİNE İLAVELERİN LİSTESİ
Kitabımızın buraya kadar olan kısmında dine yapılan bir çok ilaveyi nedenleri, niçinleri, nasılları gibi ayrıntılarıyla işledik. Kitabımızın bu bölümünde ise dine yapılan ilaveler nelerdir sorusuna karşın 200 tane örnek ilaveyi açıklamasız olarak veriyoruz. Bu ilavelerin bir kısmını detaylı bir biçimde daha önce gördük. Bu listedeki örnek 200 tane ilaveyi görünce dinimize yapılan ilavelerin boyutunu daha da iyi anlayacağız. Dine yapılan ilaveler şu ya da bu kesim tarafından veya halktaki batıl inançlar yüzünden din sanılmış veya din olarak gösterilmiştir. Bu ilavelerin birçoğu toplum hayatını zorlaştırıcı mantıksız ilavelerdir. Fakat bu ilavelerin arasında topluma, sağlığa yararlı ifadeler de olabilir. Örneğin dişleri misvakla temizlemek sağlık açısından çok yararlı bir uygulama olabilir. Fakat Kuranda olmayan bir şeyi (bu örnekte misvağı) bir sevap kaynağı, dinin makbul tuttuğu bir ibadet gibi göstermek de hatadır. Bu yüzden bu listede gördüğünüz her şeyin yapılmaması gerektiğini sanmayın. Kişiler misvak kullanabilir, cübbe giyebilir, karides yemeyebilir, ama yeter ki bunların dinle bir ilgisi olduğunu iddia etmesinler. Kuran din adına her türlü detayı verir. Bunun dışında yapılan her ilave din açısından bir hatadır. Kendimizce sağlığa yararlı bir çok uygulama sayabiliriz. Fakat bunları din yapmaya kalkarsak o zaman dine kendisinde olmayan ilaveler yapıp dini dejenere etmiş oluruz.
Kuran tek kaynaktır. Yalnız ve yalnız Kuran diye niye ısrarla tekrarladığımızı, dine ilavelerin bir kısmını kapsayan 200 örnekli bu listeyi okuyunca daha da iyi anlayacaksınız. Bunun dışındaki dine ilaveleri bulmada yöntemimiz bellidir. Kurandan delillendirilmeyip sünnet, sevap, günah, mekruh, haram tipi izahlarla dinle ilişkilendirilmeye çalışılan her şey ilavedir. Şimdi listemizi görelim.
BUNLAR KURANDA = DİNDE YOK
1-Kuranın tek başına yetersiz olduğu iddiası
2-Hadislerin dinin kaynağı olması
3-Mezhep alimlerinin fetvalarıyla helal haram belirlenmesi
4-Mezhep çıkarımlarına göre dini uygulamaların yapılması
5-Mezhepleri dinle eşitlemek
6-Kuranı musiki kitabı gibi anlamadan okumak
7-Kuranı ölüler için okunan bir kitaba çevirmek
8-Peygamberin hadislerle Kuran dışı hükümler oluşturması
9-Tüm canlıların Peygamberimiz sayesinde yaratılmış olması
10-Peygamberleri yarıştırma, Peygamberimizi en üstün Peygamber ilan etmek
11-Peygamberimizin, Peygamberlik öncesi hayatını bile taklide kalkmak
12-Kuran eksiktir, detaylar başka kitaplardadır demek
13-Bazı kimseleri evliya kabul edip Cennetlik ilan etmek ve mezarlarında anormal saygı gösterileri yapmak
14-Tarikat şeyhlerini ilahlaştırmak
15-Tarikatlardaki rabıta gibi uygulamalar
16-Bir tek Sünnilerin veya bir tek Şiilerin Cennetlik olduğunu iddia etmek
17-Yahudi ve Hıristiyanların hepsini Cehennemlik ilan etmek
18-Dine Arap geleneklerini sokmak
19-Şahsi görüşlerine uydurmak için dini reformla değiştirmeye kalkışmak
20-Kuran dışında Peygamberin sünneti başlığıyla ayrı hükümler oluşturmak
21-Çoğunluğun her zaman doğru olduğunu savunmak
22-Mezheplerin tarihsel sürecini mezheplerin doğruluğuna delil saymak
23-Hanefilik diye bir mezhep
24-Şafi lik diye bir mezhep
25-Hanbelilik diye bir mezhep
26-Malikilik diye bir mezhep
27-Caferilik diye bir mezhep
28-Sünnilik, Şiilik veya herhangi başlıklı bir mezhep
29-Maturudiye, Eşariye veya itikadi herhangi bir mezhep
30-Mecelle diye bir kaynak
31-Aklı inkar etmek, taklitçiliği üstün tutmak
32-Bilim düşmanlığı
33-Sanat düşmanlığı
34-Buhari diye bir hadis kitabına uymak
35-Müslim diye bir hadis kitabına uymak
36-Kütübü Sitte veya başka hadis kitaplarına uymak
37-Peygamberimizin dışında dinimizin kutsal kişileri
38-Sahabelerin (Peygamberimizi gören herhangi bir Müslüman) hangisine uyarsak uyalım doğruya erişeceğimiz iddiası
39-Başörtüsü takmak
40-Peçe takmak
41-Haremlik-selamlık uygulaması
42-Kadının tek başına seyahat edememesi
43-Kadının, erkeğin tüm vücudu irinle kaplı olsa, o vücudu yalayarak temizlese, yine de erkeğin hakkını ödeyemeyeceği düşüncesi
44-Allahtan başkasına secde edilseydi, kadının kocasına secde etmesinin gerekeceği iddiası
45-Kadının yönetici, devlet başkanı olamayacağı
46-Kadının yöneticileri seçme hakkının olmadığı
47-Kadının sesinin erkek tarafından duyulmaması gerektiği
48-Kadının Cuma namazını kılmaması
49-Kadının aybaşılıyken namaz kılmaması, oruç tutmaması, Kuran okumaması, camiye girmemesi
50-Kadınları çarşaf, pardesü gibi üniformalarla örtmek
51-Kadınla erkeğin el sıkışma yasağı
52-Kadının kalktığı yere soğumadan oturulamayacağı
53-Kadının kapalı bir yerde, erkekle baş başa kalmasının haram olması
54-Kadının, köpek ve domuzla beraber namazı bozan unsurlardan olması
55-Kadınların çoğunun Cehennemlik olması
56-Kadınların şerli olması
57-Kadınların eksik akıllı olması
58-Kadınlara evde hapisvari hayat yaşatmak
59-Kadınların kocası dışında erkeklerin duyacağı koku sıkmasının haram olduğu
60-Kadınların makyaj yapamayacağı
61-Kadının kocasına her işte itaatinin farzlaştırılması
62-Kadının kocasının cinsel çağrısına her seferinde cevap vermesinin mecburi olması
63-Şahitlikte, bir erkek eşittir iki kadın ilkesinin uygulanması
64-Kadının ailesinden izin almadan evlenmesinin yasaklanması
65-Zina edenin taşlanarak öldürülmesi
66-Zina ayetinin bir keçinin yemesiyle yok olduğu
67-Maymunların bile zina edenleri öldürdüğüne dair izahlar
68-Erkeklerin altın takmasının haram olması
69-Erkeklerin ipekli giysiler giymesinin haram olması
70-Yemekte altın, gümüş takımların kullanılmasının yasak oluşu
71-Heykel yasağı
72-Resim yasağı
73-Satrancın yasak oluşu
74-Müzik enstrümanları ve müzik ile ilgili yasaklar
75-Midye, karides gibi deniz ürünlerinin haramlaştırılması
76-At, eşek, vahşi hayvan etlerinin haramlaştırılması
77-Böbrek ve koç yumurtasının mekruh sınıfına sokulup, yenmesinin çirkin gösterilmesi
78-Sigaranın mekruh olması veya haramlaştırılması
79-Mekruh diye haramlardan ayrı yasaklar listesi ve üç mekruh eşittir bir haram izahı
80-Cinsel ilişkinin örtü altında olmasının gerekliliği
81-Eşlerin cinsel ilişki esnasında bile birbirlerinin cinsel organlarına bakamayacağı
82-Mastürbasyonun yasaklanması
83-Doğum kontrolünün yasaklanması
84-Yıkanırken bile kişinin cinsel organının açıkta olmaması gerektiği, meleklerden utanması gerektiği, peştemalle yıkanmak gerektiği
85-Erkeklerin sünnet olması
86-Kadınların sünnet olması
87-Sakal bırakmanın sevaplığı
88-Sakal kesmenin haram olması
89-Saçları ortadan ayırmada sünnet sevabı arama
90-Saçları yağlamanın sevaplığı
91-Saçlara, sakala kına yakmanın sevaplığı
92-Erkeklerin sürme çekmesinin sevaplığı
93-Yüzü koyun yatmanın şeytan işi olması
94-Yer yatağında yatmak
95-Sağ ayakla evden çıkmak, eve girmek, yatağa girmek
96-Sol ayakla tuvalet gibi pis yerlere girmek
97-Tuvalet temizliğinin suyla olmasını farzlaştırmak
98-Oturarak küçük tuvalet yapmak
99-Tuvaletin kıbleye karşı yapılmasının haram olması
100-Sol elle yenenleri şeytanın yemesi
101-Sarık sarmak
102-Misvak kullanmak
103-Cübbe giymek
104-Entari giymek
105-Şalvar giymek
106-Beyaz, yeşil, siyah renkli giysilerde sevap aramak
107-Sarı, kırmızı renkler giymemek
108-Hurma, kabak gibi yiyeceklerde sünnet sevabı aramak
Rütbesi: 36 [?]
Tecrübe Puanları: 881.438
Sonraki Rütbe: 1.000.000
sapi samana karistirdilarr simdi .azhap suresi 59 ya bir okuyun .EN NUR SURESI 31
beraber hadisi seriflerede bakmak lazim .laf salatasina gerek yok .herkes herseyi biliyor bilib de iisine gelmeyenler golge etmesin ler yeter.biraz cik hosgoru .
YA BU YUKARIDAKI SIRALAMAYI YAPAN ARKADAS YADA ALINTI YAPAN ARKADAS .YAZDIK LARININ BIR COGU HADISI SERIFLE SABITTIR .BU KONUDA BIR SEYLER YAZMAK ISTERSEN DUNYA DA HADIS ILMI DIYE BIR SEY VAR .HADIS ISE PEYGAMBER IMIZ(sav)KURANI KERIMI YASAYARAK YORUMLAMASIDIR .BIR COGU VACIP YA YAZILANLARIN .BU NUN KAYNAGI HANGI KITAP OGRENE BILIRMIYIM.EL INSAF BE .SIZDEN BIR RICAM VAR ARKADASLAR LUTFEN BU HASSAS BIR KONU HERKESIN BIR GORUSU VAR HERJESIN KENDINI BAGLARBURADA HIC KIMSE BU KONULARDA EHIL DEGILDIR DERINE GIRMESEK DIYORUM SIZLERDEN RICA EDIYORUM.
Bu mesaj 3 kez değiştirilmiştir. En son olarak CENGIZ BULUT tarafından Tarihinde ve Saat: 23:40 değiştirilmiştir.
Rütbesi: 37 [?]
Tecrübe Puanları: 1.111.035
Sonraki Rütbe: 1.209.937
yaa arkadaslar eger türban siyasi bir simgeyse birakin öyle kalsin,insanlar siyasetlede ugrassin.isteyen orak,cekicli t-shirt giyer isteyen türban takar,isteyen baska siyasi semboller takar.cestlilikten bu kadar korkmayin.Türkiye Cumhuriyeti ne türbandan seriat devleti olur,ne orak-cekicten kominist olur,birakin herkes kendi inancini özgürce yasasin.nerdeyse memlekez ikiye bölündü bari siz bölünmeyin.
Rütbesi: 37 [?]
Tecrübe Puanları: 1.056.724
Sonraki Rütbe: 1.209.937
bir kac gundur bu sayfaya bakiyorum evet malesef bas ortusu meselesi turkiyede kanayan bir yara malesef diyorum cunku musluman bir ulkede bunlarin sorun olmasi ne kadar aci... nekadar aci... ben bir cok arkadaslarin dusuncelerine katiliyorum fakat lutfen turban ve bas ortusunu ayni kefye koymayin turban ayri bas ortusu ayridir ben bas ortusu yerine turban degilde tesettur olarakta kullaniyorum tesetturluyum cunku o benim onurum tesettur guzelligini on plana cikarmak degildir tesettur tam aksine guzelligini gizlemek ama malesef tesetturun dahi modasi var simdi bizde yeri geliyor tesetturle bile guzelligimizi on plana cikara biliyoruz bu cok yanlis icimizdeki vesveseyi biran once atip kendimize gelmemiz lazim tesettur guzelligini on plana cikarmak degildir dinimize uygun kapana bilsek nefsimize hakim ola bilsek
rabbim bize bunu uygun gormus kadinlara bizde rabbimin hatali ama sevdigi kullarindan oluruz malesef su gunlerde bu konu gercekten herkesin canini cok acitti ozelliklede biz kadinlarin hele hele musluman bir ulkede bunlarin yasanmasi ne kadar aci yarabbim...birde basortusune ozgurluk mucadelesi ve basortusu musluman olma inancinin tarihten gelen iz dusunumudur bir metrelik bez parcasi olmanin otesinde tarifi imkansiz bir onurun basi dik bir durusun ve ilahi bir lutfun semboludur...basortsune yasak koyan tagutlar ne bilsin bunlari bundan dolayidir ki basortusune ozgurluk mucadelesinden asla vazgecilemez... aslaa...aslaa bu yasagi koyan kisilere yaziklar olsun.... yaziklar olsun...zillete boyun egenlerede...
Biz biliyoruz ki “İzzet ancak Allah’ın Resulünün ve müminlerindir.” Ve yine biliyoruz ki hür ve gür bir ümmet olmamız ancak bu onurlu davaya sahip çıkmamızla mümkündür. Şehit Metin Yüksel’in dediği gibi “Hakkı müdafaa etmek en büyük ibadettir.” Biz de bu ibadetin müdavimleri olmaktan asla vazgeçmeyecegiz
BU KONUYU BURAYA EKLEYEN ARKADASIMIZADA COK AMA COK TESEKKUR EDIYORUM BEN INSALLAH BIR AN ONCE BU SORUN KALKAR MUMININ SILAHI DUASIDIR O YUZDEN BOL BOL DUA INSALLAH
BEN NIYE TESETTURLUYUM BILIYORMUSUNUZ ? EYY TAGUTLAR
Tesettürlüyüm Çünkü..
Allahı hatırlamak ve hatırlatmak için..
Yaratılış gayemin gereği&
Özel olduğum için ..
Özel hissettiğim için ..
İnsanların gözünde değil Rabbimin nazarında özel olduğum için..
Dışarıda kendimi en rahat hissedebileceğim giyim şekli olduğu için,
Allah rızası için,
Birtakım kötü gözlerden koruduğu için,
Tesettürlü bir insan dış görünüşüyle değil de kişiliği ve ahlakıyla davranışlarıyla, düşünceleriyle ön planda olduğu için&
Tesettürlüyüm çünkü ;
buna verilecek en iyi cevabım&
İnandığımın kanıtı tesettürüm&
İnanıyorum; emri başım üstünde&
her varlığa sevgi duyuyorum her varlık O na çıkıyor O nu seviyorum..
tesettürlüyüm çünkü;Rabbim bize zinet değerinde bakıyor ve ben bu
zineti en iyi şekilde muhafaza etmek istiyorum
tesettürlüyüm çünkü;kadınlık vasfıyla deği,insan vasfıyla hayatta ilerlemek istiyorum
tesettürlüyüm çünkü ehli imana zarar vermek istemiyorum
tesettürlüyüm çünkü;tesettürün en baş vasfı başörtüsünü ilk önce kalbimde sonra kafamda taşıyorum
tesettürlüyüm çünkü;islamı yaşamayı kolaylaştırıyor hayatımın her safhasına yaymamı sağlıyor.
tesettürlüyüm çünkü bana Rabbimi hatırlatıyor ve hatırlatanlardan olmak istiyorum
tesettürlüyüm çünkü ;KULUM DİYE YADEDİLENLERDEN OLMAK İSTİYORUM&..
Tesettürlüyüm çünkü hürüm ben&
tesettürüm sayesinde namahremim saygı duruşuna geçmek zorunda&
(öyle bir temsil etmeliyim ki bu olmak zorunda)
Tesettürlüyüm çünkü Hak böyle istiyor&
Hakk istedi mi, şek yok şüphe yok koşul yok şart yok&
Tesettürlüyüm çünkü hürüm ben&
Budur sebebi örtümü başımda taşırken gözlerimin ışıması&
Gurur addetmeyiniz&
Tesettürlüyüm çünkü ;
değerliyim!!
Tesettürlüyüm Çünkü..
Allah a İtaat Ediyorum..
Tesettürlüyüm...Çünkü Allah a Teslim oldum&
NE MUTLU BANA... NEMUTLU BANA... CUNKU BEN TESETTURLUYUM ONURLUYUM... VARSIN TAGUTLAR BILMESIN ONLARI RABBIM BILIYOR ILK ONCE BEN ONLARIN ISLAH OLMASINI ISTIYORUM EGER OLMUYORLARSA ONLARI BEN ALLAHA HAVALE EDIYORUM...
Rütbesi: 43 [?]
Tecrübe Puanları: 3.043.399
Sonraki Rütbe: 3.609.430
Alıntıdır:
CENGIZ BULUT demiş ki;
sapi samana karistirdilarr simdi .azhap suresi 59 ya bir okuyun .EN NUR SURESI 31
beraber hadisi seriflerede bakmak lazim .laf salatasina gerek yok .herkes herseyi biliyor bilib de iisine gelmeyenler golge etmesin ler yeter.biraz cik hosgoru .
YA BU YUKARIDAKI SIRALAMAYI YAPAN ARKADAS YADA ALINTI YAPAN ARKADAS .YAZDIK LARININ BIR COGU HADISI SERIFLE SABITTIR .BU KONUDA BIR SEYLER YAZMAK ISTERSEN DUNYA DA HADIS ILMI DIYE BIR SEY VAR .HADIS ISE PEYGAMBER IMIZ(sav)KURANI KERIMI YASAYARAK YORUMLAMASIDIR .BIR COGU VACIP YA YAZILANLARIN .BU NUN KAYNAGI HANGI KITAP OGRENE BILIRMIYIM.EL INSAF BE .SIZDEN BIR RICAM VAR ARKADASLAR LUTFEN BU HASSAS BIR KONU HERKESIN BIR GORUSU VAR HERJESIN KENDINI BAGLARBURADA HIC KIMSE BU KONULARDA EHIL DEGILDIR DERINE GIRMESEK DIYORUM SIZLERDEN RICA EDIYORUM.
Arkadaslar Merhaba!
Sayin Cengiz Bulut bahsettiginiz sureler yukarda aciklanmistir iyice okumanizi tavsiye ederim. Kaynak kitap KUR`ANI KERIMDIR surelerde bir hata varsa belirtiniz.
Hadisi seriflerle ilgili olarak cok genis aciklamalar var ama ben sizin icin en önemli olanini sectim gerekirse digerlerinide alinti yapabilirim.
Niyetim asla size ukelalik etmek degil aksine bu konuya ilgisi olan arkadaslara bilgi mahiyetinde BAKIN BUNLARDA VAR demektir. Karsi oldugum sey din adina insanlarin iyi niyetlerinin kötüye kullanilmasi ve bundan sahsi, siyasi cikar saglamalaridir. Yani din istismarcilarina, din tüccarlarina ve yobaz sahtekarlara karsiyim. Ve elfida kardesimiz gibi tesettürü kendi istegiyle takan/giyen kardeslerimizin güvenceside laikliktir. Burada söz konusu olan Üniversitelerde türban yasaginin serbest olmasidir, disarda isteyen istedigini zaten giyiyor....
HADIS KONUSU:
Diyorsunuzki:
YA BU YUKARIDAKI SIRALAMAYI YAPAN ARKADAS YADA ALINTI YAPAN ARKADAS .YAZDIK LARININ BIR COGU HADISI SERIFLE SABITTIR .BU KONUDA BIR SEYLER YAZMAK ISTERSEN DUNYA DA HADIS ILMI DIYE BIR SEY VAR .HADIS ISE PEYGAMBER IMIZ(sav)KURANI KERIMI YASAYARAK YORUMLAMASIDIR
HADİS - KURAN ÇELİŞKİLERİ
Kitabın buraya kadar olan bölümlerinde önce Kuran’ın kendi diliyle Kuran’ın dinin tek kaynağı olduğunu anlattık. Daha sonra ise Peygamberimizin hadisleri yazdırmamasından, mana ile hadis naklinin getirdiklerinden ve daha bir çok incelediğimiz konudan, hadislerin neden dinin kaynağı olamayacağını gördük. Bu bölümde ise hadislerin dinin kaynağı kabul edilmesinin sonucunda uydurulan hadislerin dinin temel ve tek kaynağı olan Kuran ile nasıl çeliştiklerini anlayacağız. Yani yapılan yanlışlığın sonuçlarını görüp, dinin tek kaynağı olan Kuran’a dönmenin önemini kavrayacağız. Kuran ile çelişen hadisleri göstermek için en ünlü hadis kitaplarının hadislerini seçtik; daha zayıf hadis kitaplarını sizin tahmininize bırakıyoruz. Kuran ile çelişen hadislerin olması tüm hadisleri
reddetmemiz, Kuran’a gidip dini yeniden kavramamız için yeterlidir. Kuran ile çelişen binlerce hadis vardır. Biz bu bölüme on tane örnek vermeyi yeterli görüyoruz. Zaten kitabımızdaki bir çok konunun akışı içindeki açıklamalarda, Kuran ile çelişen hadisler sergilenmektedir.
Biz Kuran’ın Allah sözü olduğunu nereden biliyoruz? Kimisi, Kuran öyle söylüyor diyebilir. Peki birileri Allah’a iftira olarak başka kitapları göstererek: “Bu da Allah katındandır.” derlerse ne diyeceğiz? Biz Kuran’ın Allah sözü olduğunu ancak Kuran’ı inceleyip, Kuran’ın içerdiklerini değerlendirip iddia edebiliriz. Allah’ın mesajının doğruluğunu tartışmak bizzat mesajın kendisiyle alakalıdır.
Aynı mantıkla, hadisleri incelersek Allah’ın dininin kaynağı olmaya layık olup olmadıklarını görürüz. Nasıl Kuran’ın dinin kaynağı olup olmadığı bizzat Kuran’ın irdelenmesiyle tartışılabilirse, hadislerin dinin kaynağı olup olmadığı mevzusu da hadislerin irdelenmesiyle karara bağlanabilir. Kitabımız boyunca Kuran’ı ve hadisleri inceleyip dinin kaynağının ne olduğunu, nasıl olması gerektiğini açığa kavuşturmayı amaçladık. Bu bölümde ve bundan sonraki bölümlerde göstereceğimiz hadisler, hadislerin dinin kaynağı olmaya ne kadar layık(!) olabileceklerini ortaya çıkaracaktır.
Kitabımızda eleştirdiğimiz hadisler, hadisçilerin kabul ettiği, en ünlü hadis kitaplarının hadisleridir. Hadisçilerin reddettiği, yalandır(mevzudur) dediği hadisleri almadık. Örneğin “Allah kendisini yaratmayı isteyince atı koşturdu ve onu koşturup terletti. Sonra kendisini bu terden yarattı.” veya “Allah melekleri iki kolunun ve göğsünün kıllarından yarattı.” veya “Allah’ın gözleri hastalandı,
melekler Allah’ı ziyarete geldi.” veya “Allah’ı rüyada gördüm. Uzun saçlı güzel bir genç suretindeydi. Yeşil bir elbise giymiş, altın nalınları vardı.” hadisleri bunlara örnektir. (Hadis Müdafası İbni Kuteybe sayfa 66 - 67) Meşhur hadisçilerin bu tarz uydurma hadisleri nakledenleri yalanladıkları ve bu hadisleri kabul etmedikleri doğrudur. Fakat bu bölümde ve bundan sonraki bölümlerde en ünlü, en doğru, en güvenilir hadis kitaplarındaki hadisleri görünce, hadis kitaplarında doğru ile yalanın ayırt edilemeyecek şekilde karıştığını, hadis toplarken gösterilen doğru ile yalanı ayırt etme çabasının bir işe yaramadığını anlayacağız. Zaten Kuran yeterli, eksiksiz, tüm teferruatları içeren kitabımız olduğuna göre böyle çabalara da gerek yoktur.
Kuran’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah’tan başkasının katından olsaydı elbette içinde bir çok çelişkiler bulacaklardı.
4- Nisa Sûresi 82
Hiç şüphesiz Hatırlatıcı’yı biz indirdik biz. Onun koruyucuları da gerçekten biziz.
15. Hicr Sûresi 9
Nisa suresindeki ayetten dinimizin kaynağının çelişkisiz olduğunu öğrenebiliriz. Allah Kuran’ın çelişkisiz olduğunu söyleyerek hem Kuran’ın doğruluğunu, hem de dinin kaynağının sahip olması gereken özelliği öğretiyor. Kuran ile çelişen hadislerin olması, hadislerin Allah katından olmadığının ve dinin kaynağı olamayacağının ispatıdır. Ayrıca Hicr suresindeki ayetten Kuran’ın korunduğunu , böylece dini kaynak olarak korunmuş bir kitaba sahip olduğumuzu anlıyoruz. Bu bölüm ve bundan sonraki 3 bölümde, hadislerin Kuran’la, kendi içlerinde ve mantıkla çelişkilerini sergilememiz sonucunda hadislerin korunmadığını ve binlerce uydurma ile düzeltilemeyecek şekilde karıştıklarını göreceğiz. Yani bu bölümlerde hadislerin dinin kaynağı kabul edilmesinin korkunç sonucunu görüp; çelişkisiz ve korunmuş olan dinimizin tek kaynağı Kuran’a, yalnız Kuran’a dönmenin gerekliliğini daha da iyi kavrayacağız.
1- ALLAH’IN BALDIRI OLUR MU?
Kuran:
" ... O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur.”
Bu hadisin hangi kitaplarda geçtiğine iyice dikkat edin. Hadis kitaplarının sözde en doğrusu olarak gösterilen, tek hadisini inkar edenin kafir olacağı söylenen Müslim ve Buhari’de. Hadisçilerin mantığına göre bu hadisi inkar eden kafir, bu hadise inanan gerçek Müslüman olacaktır. Allah’a hiçbir şeyin benzemediğini söyleyen ayete karşın, hiçbir mecazi ifadeyi çağrıştırmadan, Allah’ın baldırı olduğunu ve ahirette baldırını açacağını söylemenin saçmalığını uzunca anlatmaya gerek var mı?
2- ALLAH EL SIKIŞIR MI?
Kuran: “Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir.”
112- İhlas Suresi 4
Hadis: “Allah benimle görüştü ve el sıkıştı. Elini iki omuzum arasına koydu. Öyle ki parmaklarının soğukluğunu iki göğsüm arasında hissettim.”
Hanbel 5/243
Yine bu hadiste hiçbir mecazi manayı çağrıştırmadan, Allah’a parmak, parmaklarına da soğukluk atfederek Allah şekilleştirilmektedir. Bu hadis1 İhlas Suresi’nin Allah’ın hiçbir şeye denk olmadığını söyleyen ayeti gibi daha birçok ayetle de çelişir. Eğer hadisteki “el” ifadesi mecazi bir manaya gelip insani eli çağrıştırmasa kabul edilebilir olurdu. Örneğin “Her şey Allah’ın elindedir.” dediğimizde cümlenin akışından her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğu anlaşılır. Fakat Allah’a parmak, parmaklara soğukluk atfeden bu hadisten böyle mecazi bir manayı kimse çıkaramamaktadır. Üstelik bu hadiste Allah ile Peygamber’in el sıkışması gibi kabul edilemez bir ifade de yer almaktadır. Şimdi bu hadisleri din kabul eden hadisçiler, mezhepçiler mi gerçek Müslümandır, yoksa hadislerdeki yanlışlıkları görüp Kuran’ı yeterli gören Kuran Müslümanları mı?
3- DİN DEĞİŞTİREN ÖLDÜRÜLSÜN MÜ?
Kuran:
“Dinde zorlama yoktur.”
2-Bakara Suresi 256
Hadis: “Dinini değiştireni öldürün.”
Nesei 7-8/14,Buhari 12/1883
Allah’ın hükmünü hadisle aşmaya, Allah’ın dinini kendi kafalarına uydurmaya çalışanların bu uydurması yüzünden çok kelleler gitmiştir. Radikal dinci örgütlerin yaptığı katliamları bu örgütlerin zihinlerinde meşrulaştıran bunun gibi hadislerdir. Evlerinin bodrumunu insan mezarına çevirenleri Diyanet kınamaktadır, ama aynı Diyanet Buhari ve Nesei gibi hadis kitaplarını da övmekte, dinin kaynağı olarak göstermektedir. Bu ne biçim bir iştir? Eğer Sunniliği savunursanız bu katliamlara karşı çıkmanız boşunadır. Çünkü bu katliamlara temel olacak deliller Sunni hadis kitapları ve mezhep izahlarında mevcuttur.
4- ÖLÜNÜN SUÇU NE?
Kuran:
“Doğrusu hiçbir günahkar bir başkasının günah yükünü yüklenmez.”
53- Necm Suresi 38
Hadis: “Ölü ailesinin kendisi için ağlamasından dolayı azaba uğratılır.”
Buhari-K. Cemiz 32,33,34
Ne akla, ne de Kuran’ın genel mantığına uymayan bu hadis de uydurmacılığın Kuran ve akılla çelişkilerine örnektir.
5- NEDİR BU KADIN DÜŞMANLIĞI?
Kuran:
“Ben sizden erkek olsun, kadın olsun hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hepiniz birbirinizdensiniz.”
3- Ali İmran Suresi 195
Hadis: Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir.
Buhari 9/1391
Kuran hayır üreten erkeğin de kadının da önünü açık tutarken, hadisler kadının önünü kapamaktadır. Kadın konusu, Peygamber’e iftira olarak uydurulan hadislerin en çok olduğu konulardan biridir. Ayrıntılı bilgi için 21. ve 22. bölümleri okuyunuz.
6- ZALİM KİM? SÖYLEYİN BAKALIM
Kuran:
“Zulmedenler dedi ki: Siz olsa olsa büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz.”
25- Furkan Suresi 8
Hadis: “Peygamber Medine’de bir Yahudi tarafından büyülendi. Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı.”
Buhari 76/47 Hanbel 6/57,4/367
Muhammed Abduh ve Mutezile’nin bu hadise itirazlarına karşın Muhammed Ebu Şehbe hadisi şöyle savunur: “Eğer Abduh sihir hadisini inkar etmişse akıl ve nakil ilimlerinde söz sahibi el Maziri, el Hattabi, Kadı İyaz, İbn Teymiyye, İbnul Kayyım, İbn Kesir, en Nevevi, İbn Hacer, el Kurtubi ve Alusi gibi pek çok alim de O’nun hem rivayet ve hem de dirayet yönünden doğru olduğunu ispat etmişlerdir.” Şehbe, Buhari ve Müslim’in de hadisi kabul ettiğini anlatır ve sihir sonucu olanları hadislere dayandırarak şöyle aktarır: " Peygamberimiz’e sihir yapılmıştı. Öyle ki hanımları ile cinsi münasebette bulunmadığı halde bulunduğunu zannederdi. Süfyan bunun en şiddetli sihir olduğunu söylemiştir.” (Ebu Şehbe, Sünnet Müdafaası, sayfa 152-153)
Kuran’a göre ise Peygamber’in büyülendiğini söyleyenler zalimlerdir. En güvenilir (!) hadisçilerin çoğuysa Peygamber’in büyülendiğini söylemektedir. Lütfen bu önermelerden mantık kuralları içerisinde sonuç önermesini çıkarın ve zalimin kim olduğunu söyleyin.
7- MİRASTA VASİYET VAR MI?
Kuran:
“Ey iman edenler!Herhangi birinize ölüm gelip çattığında vasiyet zamanı aranızda tanıklık şöyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi yahut, yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızda iki kişi”
5- Maide Suresi 106
Hadis: “Varis için vasiyet yoktur.”
Hanbel 14/238
Kuran’da hem Maide suresindeki bu ayette hem diğer ayetlerde vasiyet anlatılır. Vasiyetten arta kalanlar Kuran’da tavsiye edilen şekilde dağıtılır. Vasiyeti iptale yönelik bu hadis aslında Kuran’ın bir hükmünü iptale yönelik bir girişimdir.
8- EN BÜYÜK AZAP RESSAMLARA MI?
Kuran:
“Gerçekten Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise dilediğini bağışlar.”
4-Nisa Suresi 48
Hadis: Cehennemde en şiddetli azaba uğratılacak kişiler ressamlardır.
Buhari-Tesavir, 89
Kuran’a göre en büyük günah Allah’a ortak koşmadır. Allah ortak koşmayı affetmeyeceğini söylemekte, bunun dışında her günahın affedilebileceğini belirtmektedir. Bu yüzden Allah’ın en şiddetli azabına uğrayacak olanlar da ortak koşanlardır. Oysa Buhari’nin yukarıda alıntıladığımız hadisine göre en şiddetli azaba ressamlar uğrayacaklardır. (Mezhepçi, hadisçi İslam’ın sanat düşmanlığı sonucunda uydurdukları hadisleri kitabın 18. bölümünde okuyabilirsiniz.) Bu hadis başta Kuran ile çelişmektedir. Ayrıca mantık ile çelişen bu hadisin çeliştiği başka hadisler de vardır. Örneğin diğer bir hadise göre cehennemde en şiddetli cezaya satranç oynayanlar çarptırılacaktır. (Büyük Günahlar, Hafız Zehebi, sayfa 96-97)
9- ALTIN TAKILIR MI, İPEK GİYİLİR Mİ?
Kuran:
“De ki; ‘Allah’ın kulları için çıkardığı süsü ve temiz rızıkları kim haram etmiş? De ki: ' Bunlar dünya hayatında iman edenler için, kıyamet gününde ise yalnızca onlarındır. Bilen bir topluluk için biz ayetleri böyle detaylı anlatırız’”
7- Araf Suresi 32
Hadis: “Altın ve ipek ümmetimin kadınlarına helal, erkeklerine ise haramdır.”
Müslim 2/16
Altın ve ipek hem erkek için, hem de kadın için bir süs eşyasıdır. Kuran’da hiçbir ayette yasaklanmazlar. Allah inananların dünyada da bu süslerden yararlanabileceklerini söyler ve erkek kadın ayrımı yapmaz. Her hadisinin doğru olduğu iddia edilen Müslim’in bu hadisi Kuran’ın belirttiğimiz ayeti ile çelişir.
10- DEPREMLERİN SEBEBİ OLAN BALIĞIN CİNSİ NE?
Kuran:
“Bundan sonra yeri yumurta biçimine soktu.”
79- Naziat Suresi 30
Hadis: “Dünya balığın üzerindedir. Balık başını sallayınca Dünya’da depremler olur.”
Kuran, mucizevi bir şekilde dünyanın yumurta biçiminde elipsoid olduğunu, ceninin oluşumunu, evrenin oluşumunu, rüzgârların aşılayıcı olması gibi bir çok konuyu açıklarken (Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize kitabında bu konuyu çok detaylı bir şekilde işledik), hadislerde yer alan yukarıdakilere benzer hurafeler hem Kuran’la, hem de mantıkla çelişirler. Dünyayı balığa oturtan, depremleri balığın kuyruğunun sallanmasına bağlayan bu zihniyete bir soralım: Bu balık palamut mudur, yunus mudur, lüfer midir? Lütfen bir hadis daha bulup, bizi aydınlatın!
Selam sevgi ve saygiyla...
NOT: Üzülerek görüyorumki kadinlarla ilgili bir konuda yine biz erkekler tartisiyor ve karar veriyoruz, belki bu bile bize Türkiye`deki insan profilinin ne asamada oldugu konusunda ip ucu verir. KESKE KADINLAR KENDILERI HAKKINDA KENDILERI KARAR VEREBILSELERDI.
Bu mesaj 1 kez değiştirilmiştir. En son olarak Ibrahim Ari tarafından Tarihinde ve Saat: 04:18 değiştirilmiştir.
Rütbesi: 36 [?]
Tecrübe Puanları: 852.950
Sonraki Rütbe: 1.000.000
ersin kardesimiz ataturkun fotorafini koyunca rahatsiz olanlar bile var rahatsiz olmayin bu turban konusu yakinda neye dokulur gorursunuz zaten tv aciyoruz turbanla yatiyoruz turbanla kalkiyoruz birakin milleti hur yasasin vay turban olan unuversiteye giremez niye ya niye neyse onlar ugrassinlar bakalim sonuc nereye varacak merak konusu
merhaba arkadaslar oncelikle hepinize selam ederim, bende bir iki kelime yazayim istedim bu turban konusunda, aslinda yazdiklarinizi okudum kiminiz turban lehine kiminiz turban aleyhine kiminizde bir aleyhine bir leyhine yazmizsiniz, bence turban isteyende var aramizda siyaset amacli veya kapalilik bakimindan ve istemeyen de var ozgur olunsun bakimindan her iki tarafda kendince haklidir birbirimizi kirmayalim unutmayalim hepimiz kardesiz :h: